+3
hepimiz biliyoruz diye düşünüyordum fakat konuşulanlardan anladığım kadarıyla bilmeyen bir kesim var sözlüğümüzde. kamuya faydası olsun paylaşayım dedim bende. gelsin:
"Kuzey-Güney diyaloğu için BM tarafından oluşturulan komisyon raporunda belirtildiği gibi uluslararası topluluk 1974 yılında 210 milyar dolar silahlanma için harcamıştır. Bu miktar, dünya üretiminin %6,5 kısmını kapsamıştır. Askeri harcamalar 1980 yılında 600 milyar civarındadır. Dünyada eğitim için yapılan harcamalara kıyasla silahlanma harcamaları %40 fazladır. Asker başına yıllık ortalama harcama 8000 dolar iken eğitim için çocuk başı yıllık ortalama 100 dolardır."
1995'de Esat Çam'ın Siyaset Bilimine Giriş eserinde kullandığı bu verilerin üstünden on yıllar geçti. bugün silahlanma için dünyada ayrılan bütçe 1.5 trilyonu geçmiş durumda.
güzide vatanımızda durum ne alemde ona da bakalım:
sağlık harcamalarının gsyh'ye oranı %5.1 (2015 verileri)
eğitim harcamalarının gsyh'ye oranı %6.5 (2015 verileri)
askeri harcamaların gsyh'ye oranı %2.3 (2013 verileri)
bir yere verirken bir yerden kıstığımızı, kısmak zorunda olduğumuzu ve özellikle savunma harcamalarına ayrılan bütçe ile yalnızca kısmakla kalmayıp bazı haklarımızdan vazgeçtiğimizi de göz önünde bulunduralım.
olay yalnızca sayıların ifade ettiğiyle kalmıyor. hatta bazen sayılarla oynanması ve yanlış yorumlanması da mümkün. hastanelerde yatak başına düşen kişi sayısı, hastane başına düşen kişi sayısı, okul başına düşen öğrenci sayısı, ... yan göstergeler kullanılarak daha keskin yorumlar yapılabilir ülkenin bulunduğu konumla ilgili. Tüm bu göstergelerin sonucunda kabul edilen görüş: "yurdumuzun gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer aldığı."
Buradan bir çok yorumda bulunabiliriz (vergilendirme, eğitim politikaları, kişi hak ve hürriyetleri ... vb.) fakat ana konudan sapmadan savunma bütçemize döneyim. tüm dünya bu silahlanma hareketinden zarar gördü. savunma bütçeleri ise refahımızdan feragat ettiklerimizle oluşturuluyor. Son zamanlarda beklenenin altında düşüş sergileyen bu kalem yalnızca bir zümrenin karar vermesiyle gizli saklı düzenlenmiyor. her seçimde bizler aslında politikaları oyluyoruz.
burada benimde kafam bazı şeyleri almamaya başlıyor. bu haksızlıklara ve katliamlara devletin sessiz kalmasını istemek olarak yorumlanamaz. elbette hukukun adaleti sağlaması gerekiyor. bir saldırı karşısında elbette müdafaa yapmak meşru. fakat bunun yanında tüm bu göstergelerden faydalanmakta gerekli. dünyada barış her insan için daha fazla kaynak, daha iyi şartlar demek. öyleyse romantik olarak görülse dahi dünya barışını istemek neden hepimizin ortak ülküsü olmasın ki?
ek: kaynakça düzenleme gereği duymadım, bir kaç sayısal veri kullanmış durumdayım ki bunlar en temel göstergelerden olduğundan bulunmaları güç değil.
ek2: konu çok geniş pek sınırlandırmayı beceremedim, düzgün yazdığımı da düşünmüyorum. sözlük formatının dıbına koymuş oldum, hayırlısı bakalım...