/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    0
    Buhârî'de bununla ilgili bir rivayet zikredilmemiştir. Tirmizî'de Hz. Aişe'den şöyle rivayet edilmiştir: Abese vetevellê, âmâ (kör) olan ibnü Ümmi Mektum hakkında indi. Resulullah'a gelmişti. "Ey Allah'ın Resulü! Beni irşat et." deyip duruyordu. Resulullah (s.a.v)'ın yanında ise müşriklerin ileri gelenlerinden birisi vardı. Rasulullah (s.a.v) âmâdan yüzünü çevirip diğerine dönüyor ve "söyleyeceğinde bir beis görüyor musun?" diyordu. "Hayır" deniliyordu. Sûre bunun hakkında indirildi.
    Tirmizî bu hadise, "garib bir hasen hadis"demiş ve daha bazı rivayetleri bulunduğunu da söylemiştir.
    ibnü Cerir ve daha başka tefsirlerdeki tafsilatın özeti şudur:
    ibnü Abbas'tan rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.v) Efendimiz Kureyş'in ileri gelenlerinden Utbe b. Rabia, Ebu Cehil b. Hisâm, Ümeyye b. Halef ve Abbas b. Abdulmuttalib ile özel olarak konuştuğu bir sırada ki, Resulullah bunların imana gelmelerine çok özeniyordu. Abdullah b. Ümmi Mektüm adlı zat geldi. Resulullah (s.a.v) Ümeyye b. Halef ile fısıltı halinde konuşurken Abdullah, Hz. Peygaber'in Kur'ân'dan bir âyet okumasını istedi. "Ey Allah'ın Resulü! Allah'ın sana öğrettiğinden bana öğret." dedi ve bunu tekrar etti. Resulullah (s.a.v) ona aldırmadı ve yüzünü buruşturup döndü. Sözünün kesilmesinden hoşlanmayıp diğerlerine yüzünü çevirdi. Resulullah konuşmasını bitirip kalkacağı sırada vahiy hali geldi. Gözlerini kapayıp daldı. "Abese ve tevallâ" indi.
    Bundan sonra Resulullah (s.a.v) ona ikram eder ve "merhaba, hakkında Rabb'ımın bana sitem ettiği kişi!" der ve ihtiyacını sorardı.
    ibnü Ümmi Mektum Hz. Hatice'nin dayısının oğlu ve ilk muhacirlerden idi. ismi, ibnü Cerir'de Abdullah b. Zâide; "Keşşaf" ve daha bazılarında Abdullah b. Şüreyh b. Malik b. Ebu Rabia el-Fihri diye yazılıdır. Alûsî ise "Camiu'l-Usûl" den, Amr b. Kays b. Zâide b. Cündeb b. Herim b. Revaha b. Hacer b. Me'ıys b. Amir b.Lueyy el-Kureyşi olduğu çok meşhurdur, diye nakletmiştir. ibnü Ümmi Mektum künyesiyle şöhret bulmuştur. Ümmi Mektum da anası Atike binti Abdullah el-Mahzumiyye'nin künyesidir. Bir rivayette sonradan âmâ olmuş, diğer rivayette ise âmâ doğmuş ve onun için anasına Ümmi Mektum künyesi verilmişti. Sonra Resulullah (s.a.v) iki gazasında bu zatı iki kere Medine'de kendi yerine bırakmıştı. Medinelilere namaz kıldırmıştı. Hz. Enes b. Malik onu Kadisiyye savaşında beraberinde siyah bir bayrak ve üzerinde zırh olarak gördüğünü söylemiştir. Âmâ bir zatın bu şekilde savaşa katılması kuşkusuz ki kerametlerindendir. Orada şehit olduğu, bir rivayette de Medine'ye dönüp orada vefat ettiği söylenir. Yine bu zatın Bilali Habeşî gibi Peygamber'in müezzini olduğu; Bilal'in sahur ezanından sonra bunun sabah ezanı okuduğu da bilinmektedir.
    Sûrenin iniş sebebini gösteren bu rivayet abese "yüzünü ekşitti" ve tevellê "döndü" fiillerindeki zamirlerin Resulullah (s.a.v)'ın yerini tuttuğunu anlatır. Bu nazar-ı itibara alınmadığında da bunun evvelki sûrenin sonundaki korkutma mânâsıyla mutlak şekilde ilgilendirecek bir mânâ irtibatı vardır. Orada ikinci şahıs zamiri olan "sen"den burada üçüncü şahıs zamirine geçilmesinde de iltifat sanatı vardır. Yani ikinci şahıstan üçüncü şahsa dönülmüştür. Bu şekilde korkutma ve öğüdün kimlere fayda vereceği anlatılırken her şeyden önce korkutucu ve uyarıcının ise kendisinden başlaması gerektiğine de dikkat çekilmiştir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster