+68
-5
Kadının bakışları aklımdan çıkmıyor, inanılmaz derecede tahrik oluyordum. Ara sıra göz ucuyla bakıp süzmeye çalıştığım kadın artık eşine daha bir soğuk davranıyor, minibüse bindiklerinde oynaştığı adama şimdi göz teması kurmadan kısa cevaplar veriyordu. Bir süre sonra muhabbetine eşiyle devam edemeyeceğini farkeden adam muavinle siyaset konuşmaya başlamış, Suadiye’de inmiş olan bayanların yokluğuyla daha bir rahatlamış olduğunu belli eden tavrıyla, ve “yaaa dıbına koyarım böyle hükümetin” nidalarıyla tipik bir Atatürkçü olduğunu belli ediyordu. Aynı sayfayı onlarca kez okumama rağmen bir tak anlamadığım kitabı kapatıp kulaklığımı takacaktım ki, arzuladığım, ancak benim olamayacağını bildiğim kadının eşi olduğu için artık kendime rakip olarak gördüğüm adam:
-Siyasi bir görüşe sahip misin? Bu işin yaşla ilgisi olduğunu pek düşünmüyorum. Solcusun galiba, dedi.
-Hayır, değilim.
-Enteresan, milliyetçisin o zaman?
-Hayır, değilim.
Muavine ince bir sırıtışla dönerek:
-Bazı işlerin yaşla ilgisi varmış herhalde ha, dedi.
Muavininde gülerek yüzüme bakmasıyla, görür görmez kanımın kaynadığı bu adamdan o an itibariyle inanılmaz bir biçimde nefret etmeye başladım. Ölse en ufak bir hüzün duymaz, üstüne cesedine işerdim. Minibüste artık sadece altı kişi olduğumuzun güveniyle ve yenilmiş bir delikanlının hıncıyla:
-Anarşizm sempatizanıyım ben. Senin oğlun Nutuk’u okuyorken ben elimde boyayla sokaklardaydım, dedim.
Ah kafamı gibeler, vaaaah kafamı gibeler. Sussana kardeşim, ne konuşuyorsun dıbına koyim. Susda adam delirsin değil mi?