0
bu olaydan 1 ay sonra okul tiyatromuz vardı. heyecanlydı herkes, ben hiçbir şey hissetmiyordum. zaten bu yüzden tak gibi bir oyuncuydum. o günü asla unutamam, biraz önce son kavgamızı ettiğimiz entrydeki en gibko detayları nasıl hatırlıyorsam onu da öyle hatırlarım.
kulisteyiz, herkes hazırlanıyor. kostümümü giydim, saçlarımı yaptırdım falan. kulis koridorunun sonunda bir cam var, cam dışarıya bakıyor ve davetliler o yoldan geliyor. ben de hazırlanır hazırlanmaz camın oraya gittim ve dışarı baktım. tam o anda bu, o yavşakla elele tutuşmuş tiyatroya geliyordu. çocuk uzun boylu ve zayıftı, aslında biraz bana da benziyordu ama ben ortaboyluydum. öyle mutlu görünüyordu ki, altında şort vardı saçları her zmaanki güzelliğindeydi. önümden geçip gittiler. hayatım gibildi, dünyam başıma yıkıldı.
o an yanımda bir silah olsa kendimi çekip vururdum. öyle sessiz sessiz oturdum gene. hayatımın en loser anlarından biriydi. o an belki milyonlarca şey düşündüm, biraz zengin olsaydım farklı olur muydu diye. halbuki bunun zenginlikle falan alakası yokmuş, cesaretle ilgisi varmış sonradan öğrendim.
o moral bozukluğu ve taktan oyunculuğumla tiyatroyu tamamladık ve ben o gün ölmüştüm. artık hiçbir şeyden zevk de almıyordum. yalnızca bir şey hissedemiyor olsam iyiydi.