1. 25626.
    0
    eğleniyorlardı. yaşıyorlardı. ve ben, kafamın içine ve yalnız kendi ruhuma kapanmakla onların üstünde değil altında bulunduğumu anlıyordum. şimdiye kadar olduğu gibi kitleden ayrılmanın bir hususiyet, bir fazlalık değil, bir sakatlık demek olduğunu hissediyordum. bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazım geliyorsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. ben neydim? ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu? şu ağaçlar, onların dallarını ve eteklerini örten karlar, şu ahşap bina, şu gramofon, şu göl ve üzerindeki buz tabakası ve nihayet bu çeşit çeşit insanlar hayatın kendilerine verdiği bir işi yapmakla meşguldüler. her hareketlerinin bir manası vardı, ilk bakışta göze görünmeyen bir manası. ben ise, dingilden fırlayarak, boşta yuvarlanan bir araba tekerleği gibi sallanıyor ve bu halimden kendime imtiyazlar çıkarmaya çalışıyordum. hiç kimsenin benden bir şey beklediği ve benim hiç kimseden bir şey beklediğim yoktu.
    ···
   tümünü göster