Anlatacaklarım benim için değerli, dinleyeceksen bir sigara yak. Dalga geçeceksen uğraşma kardeş, hayat yeterince yaptı onu bana...
Babam iyi adamdı, iyi de müzisyendi. Uzun, kir pas içinde beyaz sakalları vardı. Masmavi gözleri hala aklımdan çıkmaz, gözlerine baktığımda 'huzur' kelimesinin ne anlama geldiğini anlardım. Bana her yüzünü döndüğünde gözlerinin içine bakardım. O da farkederdi, gülümserdi. O kadar özledim ki o gülümsemeyi, elimdeki her şeyi veririm bir saniye bile görmek için. Azıcık bile düşünmeden, tüm hayatımı veririm o küçücük bir saniye için.
O gün doğum günüydü babamın. 24 yaşındaydım. Beraber Galata'ya yemeğe gidecektik. Ben, babam ve bir kaç dost. Kadıköy iskeleye doğru yürüyorduk. Vapurla karşıya geçecektik. Bilen bilir, Kadıköy iskele starbucks'ın önünden karşıya geçecektik. Babam bir iki adım önümdeydi. Beni kontrol etmek için arkasını döndüğünde kendisi de bilmiyordu bana son bakışı olacağını. Ben yine gözlerinin en içine dalmıştım bana döndüğünde. Gülümsedi bana, ama bir farklıydı be. Çaresiz bi gülümsemeydi. Sanki içine doğmuştu. Bir araba düşünün. Her şeyinizi, hayatınızda kanınızdan tek kişiyi, umutlarınızı, hayallerinizi altına alan bir araba. Babanızı doğduğu gün öldüren bir araba.
O gece hastanede can verdi babam. Ne cenazesine gittim, ne mezarına. Korktum ulan işte, babamın o halini görmekten korktum. içim içimi kemirdi her gün, her gece. Kimseyle konuşmadım, evden çıkmadım. Babam rakıyı çok severdi. Sadece rakı muhattabım oldu 7-8 ay boyunca.
Küçüktüm be, mezuniyetimi görmek çok istemişti babam. Bense mezun olamamıştım. Sezen ablanın dediği gibi küçüktüm, daha çok küçüktüm.
https://www.youtube.com/watch?v=XukRJh_5N4o
Gitmeyecektim hiç mezarına, o kadar korkuyordum ki onu öyle görmekten. Yediremiyordum, inandıramıyordum kendimi fakat gördüğümde inanmak zorunda kalacaktım. içim içimi öyle bir yiyiyordu ki, artık o evde yaşayamıyordum. Canım acıyordu lan, canım yanıyordu.
Dediğim gibi hiç gitmeyecektim mezarına ama gelecekte gözleri babama benzeyen o güzel, deli dolu kızın beni zütüreceğinden habersizdim...
Ama onun için erken, anlatmaya şöyle devam edeceğim;
Babam elime ilk gitarımı tutuşturduğunda henüz 9 yaşındaydım.