+18
Bunların düşünmenin o an için bir şey kazandırmayacağının farketmiştim,
Akabinde ise kendimi bir kafeye atmıştım, daha fazla ıslanmamak ve kalvaltı yapmak için.
Yaklaşık 2 saat kadar kahvaltımı yapmıştım, saat 10 u geçmişti artık, otobüse binip yurduma dönmeyi düşünmüştüm ilkte sonra ise yürümek istemiştim zira yürümek düşüncelerimden uzak tutuyordu beni.
Birkaç adım ya atmıştım ya atmamıştım, telefonum çalmıştı
Telefonumu elime aldığımda ise bugünün 2. Şokunu yaşıyordum zira arayan Ezgi idi.
Beni sırtımdan bıçaklayan, kız kardeşim olarak gördüğüm güvendiğim, dertlerimi paylaştığım, yanında ağlayıp, omzuna başımı koyduğum
Ezgi idi arayan...
Derin bir nefes çekmiştim o an,telefon ise ısrarla çalıyordu.
Oysa hiç beklemiyordum onun aramasını,
Yüreği yeter miydi ki benimle konuşmaya?
Sesi titremeden, yaptığın hainliği örtbas ederek konuşabilir miydi?
Yeter miydi ulan gücün, buna
Gönlü mahvolmuş bir adama bir tekmede sen vurmuştun,
Vicdanın mı sızladı yoksa, bu yüzden mi o telefona gitti elin?
Bunları düşüne durmuştum, birkaç saniye o kadar uzun gelmişti ki bana, Artık şaşırmak neydi bilmiyordum, etrafımda gelişen olaylara karşı tepki gösterecek gücü kendimde bulamıyordum, sadece izliyordum, bakakalıyordum...
Sakin bir şekilde açmıştım telefonumu, kendimden bir hali emin bir şekilde
SP- Efendim
Diyebilmiştim
Ezgi açmayacağımı düşünmüş olmalı ki duraklamıştı birkaç saniye, sessiz sedasız onu ne diyeceğini bekliyordum.
Sonra sesi çıkmıştı sonunda, ince sesli olan Ezgi, sesi miyavlarcasına;
Ezgi - Sistemin patronu
Demişti...