sene 1995 di o zamanlar babaennem, büyükbabam ve abim büyük bahçeli bir gecekonduda yaşıyorduk. akşam olunca büyükbabam kahveye gider bizde abimle ataride mario oynardık. büyükbabam trakyadan sucuk getirip istanbulda satardı at arabasında. köyden sucuklar yaş gelirdi kuruması için vitrine asardı kangalların hepsini. arada sırada tepsiye ispirto döker kibriti yakıp içine atardı tepsi alev alev yanardı sucukları çatala geçirip cozur cozur kızartırdı ekmeğin arasını açıp yağı basardı daha sonra sucuğu yine cozurtadırdı. yine normal bir günde. büyükbabam sucuk yaparken dilim dilim kesmezdi sucuklar kalın olduğu için bi sağından bi solundan bi diğer kenarından keserdi bende yanında beklerdi tüm kenarlar bitince tam ortası kalırdı onu bana verirdi. o anda camdan bi tak tak sesleri geldi gidip mutfağa baktım o da ne tavuk cama sıçrayıp kanadıyla cama vuruyordu ilk defa görmüştüm böyle birşey o anda babaennem geldi sese o da gördü tavuğu, tavuk sürekli aynı şeyi yapıyordu cama sıçrayıp cama kanadıyla vurup iniyordu babaannem bağıra bağıra dua okumaya başlamıştı ben o dua okudukca daha cok korkuyordum