-
1.
0Sonrasında, Mevlüt diye bir arkadaşla Rex'in önünde buluştuk, içelim dedik, saat onu geçmişti belki ama kadıköyde alkol asıl ondan sonra satılıyordu ve her yer cıvıl cıvıldı, şarapları ve nevaleleri alıp ufaktan sahile ilerlemeye başladık, sadece iki 70lik şarabımız vardı, hava güzeldi ve hafiften de saat gece yarısını geçmişti, oturduk hafiften vurmaya başladık, adabını bilen bilir şarap yavaş yavaş içilir, sahilde insanlardan uzak rahatsız etmeyeceğimiz sessiz sessiz müzik dinleyeceğimiz bir yer bulduk. Mustafa kekosunun son ses martin garrix dinlerken cool göründüğünü sanması beni üzmüştü çünkü benim arkadaşım diye biliniyordu ve huur tam bir tırrek gibi davranıyordu burada böyle içilir diye diye şarabın sonlarına geldik, haliyle hava da zamanla soğumuş ve üşümeye başlamıştık mevlütle. Damar müziklerin etkisiyle dertli dertli konulara girmiş ve pgibolojimizi de gibmiştik, asıl olay bundan sonra başlıyor.
başlık yok! burası bom boş!