-
76.
+2+Alo, Hikayeci sen misin?Tümünü Göster
-Buyrun benim, siz kimsiniz?
+Ben Melis'in babası, bir daha Melis ile görüşmenizi istemiyorum.
-Niye?
+Öyle işte, birdaha kızımı ararsan ikiniz içinde çok kötü olacak. Bundan emin olabilirsin.
-Abi, ben kızını seviyorum.
+Sevmeyeceksin, benden izin aldın mı severken?
-Abi, nolur bırak yaşayalım aşkımızı, benden zarar gelmez kızına. istersen yanına da uğrarım ayağına kapanırım, abi lütfen bırak devam edelim.
+Tamam koçum adres veriyorum yaz, yarın okul çıkışında damla buraya. '... 30 sokak. no:21''
-Tamam abi uğrarım yarın.
+Hadi iyi akşamlar.
-iyi akşamlar.
zütüm üç buçuk atıyordu beyler, yarın gidince belamı gibecek diye düşünüyordum. Hasan sordu; kim lan o? Melis'in babası mı? Hee yarın yanına gidecem, dedim.
Bizimkiler gülmeye başladı, Ibrahim yarağı yedin olm sen diyip diyip gülüyordu. Amk muallaksi o gülüşü hala aklımdan gitmiyor.. Ne olacak be olum, gider görürüz. En fazla da dayak yeriz dıbına koyim dedim ve konuyu kapattım. Oyun oynamaya devam ettik, bu sefer de pis yediliye geçtik. Kartları dağıtıyordum işte, o sıra da kapı açıldı. Ali muallaksi geldi yanıma oturdu, nörüyon lan hikâyeci? dedi. iyi aga ya sen falan dedim. iyi ya nasıl olsun, dedi ve herkese selam verdi. Kendine çay söyledi. Aga biz Buket ile tekrar barıştık, onu söyleyim diye geldim dedi. Bende iyi yarak yedin dıbına koyim, kız yüzünden kaç kere dayak yedin. Uslanmayacan mı lan sen yannanım dedim, ensesine vurdum bir tane. Olm ne uslanması hem her şeyi anlattı bana, eleman ona salça olmuş. Onun bi suçu yokmuş. Heeeee dıbına koyim Heeee dedim ve pisyediliye devam ettik. Gece bitti, eve döndüm. Girdim yatağa, yarın ne yarak yiyeceğim diye düşünürken uyuyakalmışım. Sabah uyandım, dişlerimi fırçaladım, duş aldım. Saçımı taradım ve okula gittim. Sıra faslı geçildikten sonra sınıfa girdik. Oturdum sırama başladım Melis'i beklemeye. 5 Dakika geçti, hoca gelecekti biraz daha geç kalsa yok yazılabilirdi. Hoca'dan saniyeler önce damladı sınıfa, geldi yanıma oturdu. Hikâyeci dedi, babam bizi öğrendi. Yine öğrendi, nerden öğrendi bilmiyorum. Tamam Melis dedim, ben babanla konuştum. Bugün okul çıkışı yanına gidicem, bu mevzuyu kapatıcam artık. Kız sanki duyduklarına inanamadı. Neeey? Babamın yanına mı gideceksin? Saçmalama lütfen ağzını burnunu kırar dedi. Tamam dedim, ben halledicem sen merak etme. O gün öyle geçti. Melis ile dün ki gibiydik. Hiçbir değişiklik olmamıştı, babasının öğrenmesine rağmen. Okul bitti, aldım çantamı eve bıraktım. Üstümü değiştirdim, tuttum Melis'in babasının verdiği adresi. Vardım verdiği adrese, babasının dükkanı olmalı diye düşündüm. Babası tekstilciydi sanırsam. Çünkü verdiği adres bir tekstil dükkanı idi. Girdim dükkandan içeri, adam beni bekliyormuş. Hoşgeldin hikâyeci dedi ve oturmam için önünde ki koltuğu gösterdi. Gittim oturdum, bu geçti kendi masasına. Bak kardeşim, daha çok küçüksünüz. Kızım daha okuyacak, okurken de aklının karışmasını, derslerini aksatmasını istemiyorum. Zaten ileri de ne olacağı belli olmaz, daha sizin ki küçücük bir kıpırtı. O daha da büyümez zaten, gelin vazgeçin bu işten. Sinirlendim bunları duyunca ama belli edemedim. Ağzımdan şu cümleler döküldü; Abi ben kızını çok seviyorum, bildiğin gibi değil. Şurada benim ağzımı yüzümü kırsan da, beni öldürsen de ben vazgeçmem. Öyle mi? dedi ve kalktı ayağa. Geldi başıma tuttu omuzlarımdan çok fena sıkmaya başladı, beyler o güne kadar canım hiç öylesine yanmamıştı dıbına koyim. Gebertecekti resmen, ama bende en ufak bir kıpırdama görmedi. Bak aslanım dedi, ben kızımı senin gibi çakallara yedirmem. Şimdi ağzını yüzünü kırarım burada ama benden çok çok küçüksün, babanla konuşacağım gerekirse. Bu iş daha fazla büyümeyecek. Abi dedim istersen tüm sülalemle konuş, ben bu aşktan vazgeçmem. Tamam hadi git şimdi dedi. Kalktım ayağa, elini sıktım ve dönüp gittim. Eve vardım.
başlık yok! burası bom boş!