+2
Melis uykulu bir sesle açtı;
+Alo?
-Alo, Melis.
+Ne var hikayeci ya, gecenin bu saatinde tak mu var arıyorsun?
-Hayır, çok seviyorum çünkü. Sen olmadan aldığım her nefes bana haram çünkü.
+Of ya fakir edebiyatı yapma gece gece, bıktım senden artık anlamıyor musun?
-Anlıyorum da, vazgeçemiyorum be Melis. Onca hatırayı bir çırpıda silip atamıyorum.
+Umrumda değilsin artık, yat zıbar. Hem bu nasıl bir konuşma tarzı ya belli sen içmişsin.
-içtim Melis senin yüzünden içtim. Ağzıma bir damla içki sürdüğümde kusan, bir damla içkiyi içemeyen ben şuan 15. Birayı bitiriyorum. Sırf senin yüzünden.
+Banane ya içersen iç, hadi iyi geceler. Lütfen beni bir daha bu saatlerde rahatsız etme.
-Tamam Melis... Tamam...
Ve telefon kapandı. Ama ben telefonu hala kulağımda tutuyor bir yandan da hüngür hüngür kahpe karı gibi ağlıyordum. Hayatımda ilk defa o kadar içli ağlamıştım. Mehmet'in telefonundan aramamın sebebiyse benimkinin kontorü yoktu dıbına koyim. Neyse aklınızda bir şüphe uyanmasın diye belirtmek istedim. Telefon elimden düştü, bira kucağımda uyuyakalmışım. Sabah uyandığımda kendi kusmuğumda boğuluyodum galiba. Kalktım işte, bizim binler hala horul horul uyuyordu. Hem kusup hem daha nasıl uyumaya devam ettim bilemiyorum. Gittim elimi yüzümü yıkadım, baktım ki bizim binler de kusmuş, etrafın anasını gibmişler anlayacağınız. Uyandırdım hepsini kalkın kalkın lan etrafın anasını gibmişiz. Temizleyelim şurayı. Kaldırdım bu binleri ve temizlemeye başladık. Bi yarım saat falan sürdü temizledik. Gittik plaja yüzdük. O gün son kez yüzdük. Artık çok sıkılmıştık tatilden ve geri dönmeye karar verdik. Daha otelde 2 gün daha kalabilirdik ama dönmek istedik. Hemen aldık biletlerimizi öğlene doğru ve çıktık yola. Geri döndük yaşadığımız şehire.