-
76.
0Evet sonuçta artık türkiyedeydik ve Juliette buna hala alışamamıştı. Ben ona yaz tatili başlayana kadar türkçe öğrenmesine yardım ediyordum. Kendisi de gerçekten hızlı öğreniyordu. Böyle devam ederken okulda bitmişti zaten. Okulda yeni gelen öğrencilerde bana ve Juliette'e alışmışlardı. Bunlardan bir tanesi Helen diye bi kızdı ve kendisi amerikalı olduğu için hep Juliette ile dalga geçiyordu. Juliette de buna karşılık veriyodu ama kavga değil tartşma şeklinde. Okul bittikten sonra biz sınıfça parti düzenlemeye karar falan vermeye çaılıyoduk ama yapamadık tabii. Amerikan pie değildi burası. Hergün Juliette ile dışarı çıkıp y aturuyorduk yada bizm tayfayla takılıyoduk. Derken annem bi gün beni çağırdı ve şunlar ısöyledi. Oğlum Birkaç gündür çok sıkıldığınızı fark ettik, artık sana da güveniyoruz. Geri dönmen şerefine size Bodrum'daki yazlığın anahtarını veriyorum. Tüm arkadaşlarınla gidebilirsin istersen. Ben buna çok mutlu olmuştum ama daha 17 yaşındaydım. Ehliyet falan yoktu. CEpte para da yoktu ki uçakla gidelim. Ben de önce Juliette ile konuşup onun fikrini aldım sonra da arkadaşlarla buluşup onlarla konuştuk. Önce herkes elinde olan paraları çıkardı. Ümit 1 yıldı rbilgisayar almak için para biriktiriyodu, Leia evde 200 liralik birikimin olduğunu, Düşün ve Berke ise bize skyrim için para biriktiriyoduk dediler. Gardelaine, Dilara ce Laradan da 50'şer lira çıkmıştı. Toplamda 2000 liraya yakın bir paramız vardı. Bu bize kesinlikle yetmezdi. Uçak biletleri çok pahalıydı. O seçeneği aradan çıkarttık. Ardından Ümit babasınn onları zütürebileceğini söyledi bize ona hasgibtir lan deyip susturduk. Sonra benim aklıma otobüsler geldi. Sonuçta hem ucuz hemde güvenliydiler. Bizde hesaplamalarımız sonucu elimize geliş-gidiş biletleri dışında 1200 lira kaldığını gördük. Bu hala yeterli olmayabilirdi. Herkes bir miktar para bulmak zorundaydı. Ben çalışma fikrini ortay aattım. Erkekler ve lara sıcak bakarken diğerleri olmaz dedi. Juliette daha Türkçeyi bile doğru düzgün konuşamadığının altını çizdi. O zaman söyle bir plan yaptık. Kızlar bir tercümanlık bürosunda 1 hafta çalışacaklardı. Biz ise ne iş bulursak onu yapacaktık. Bu plan herkesin kafasına yatmıştı ama ben ilk defa Juliette'ten ayrılacağım için korkuyodum. Onu bırakmamın tek sebebi orada kızların olmasıydı. Hepsinin Juliette'e iyi bakacağını biliyordum. Bir haftalık planlarımızı yaptıktan sonra gerçekten sevinmiştik ama daha bizim grubun ailelerinden izin almaları gerekecekti. Erkeklerin ve laranın geleceğinden emindim ama diğerlerinden pek değildim. Leia birkere bizden 2 yaş daha küçükyü ama yinede çoğu kızdan daha yapılı ve akıllıydı. En çok ondan ve Gardelaine'in gelememesinden korkmuştum. O günün akşamı herkesi arayıp teker teker sordum. Lara dışında herkes izin alabilmişti. Ben tekrar şok içindeydim. Lara ise annesinin belki kararını değiştirebileceğini ve bu kadar kötümser olmamamız konusunda ısrar ediyordu. Ben hala inanamıyordum laranın gelemediğine. Ama sonuçta çalışmaya başlamalıydık. Biz tüm erkekler yan yana süpermarketlerde kasiyer olarak işe başlamıştık. Kızlar ise çoktan fransızca ve ingilizce metinleri çevirmeye başlamışlardı bile. Ilk 4 gün çok iyi giderken 5. gün Dilara ve Kardelen yorulduklarını ve yeterince para topladığımızı söylediler. Ben tam haklısınız derken Leia aniden sinirlendi ve o kadar çalıştığımızı iki gün kalmışken bunu nasıl yarıda bırakabildiklerini sordu ve hemen eşyalarını alıp gitti. Ben o güne kadar bunu yapmasının hayranı değildim ama aslında gerçekten güçlü bir karakteri vardı leia'nın ve bunu yapmasıyla bizim o günkü paramız olan 1950 lira ile değilde, sonrki gün Juliette'in kaptığı büyük metin sayesinde 2600 lira kazanmıştık. Ben zaten o günden sonra leianın attığı triplerin hep yerli ve bizim iyiliğimiz için olduğunu anladım. Belki nasıl diyeceksiniz amam bende bilmiyorum genelde kızlar sinirlenince yersiz olarak atarlar trip veya cevap vermezler ama Leia bunu gerçekten şaçma bir şey olunca yapıyordu sadece. 3 yıllık arkadaşımın yeni bir yönünü öğrenmiştim bu sayede o hafta. Artık tam gideceğiz derken Lara gelemiyeceğini annesinin izin vermediğini söyledi. Ben orada gerçekten çok sinirlendim beyler. Ingilizce küfürler ediyordum oyunlar sayesinde öğrendiğim. Juliette bile duyunc aşaırıyordu. O gün akşam Leia ben ve Juliette Laranın evine gittik ve annesini ikna etmeye çaılşıyorduk: (L- annesi, L+ Lara, L* Leia)Tümünü Göster
L-Çocuklar daha çok küçüksünüz izin veremem buna.
R- Bakın anlamıyorsunuz gerçekten korkacak birşey yok zaten 7-8 kişi gidiyoruz ne olmasını bekliyorsunuz ki?
J-(fısıldıyarak) Ne oluyor?
R-(Fısıldıyarak) deniyoruz işte
L+ Anne lütfen 3 yaşından beri arkadaşlarım hadi izin ver..
L- Kızım daha evde odanı top-..
L* Kızınız odasını toplayamıyor olablirir ama 1 hafadır ekip halinde bu seyehat için para biriktiriyoruz, Lara bizimle tercümanlık bürosunda çalışırken canını dişine takıp çalıştı. Zaten bu sene sınıfını da iyi bir ortalama ile geçti. Biraz izin verseniz ne olur?
L- Ben.. Ben.. çalıştığını bile bilmiyordum.. keşke bunu başta söyleseydin lara. ben sizin küçüklüğünüzü bilirim ortada dolaşırdınız be. Demek şimdi arkadaşlarınla seyehate çıkacaksın ha? (bize dönüp) Yolculuğunuz ne zaman bari onu bilelim :D.
Biz sonunda Lara da geliyor diye havalara uçuyorduk ve bunun en büyük oyuncuları Lara ve Leia'idi. Bir sene içinde o kadar değişmişti ki kendisi, artık resmen yeni birisi olmuştu. Biz Pazartesi sabahını beklerken Pazar gecesi Ümit beni aradı tam yatmadan önce. Ben dedim aha kesin bişey oldu bu bine gelemiycek.
-Ne var olum gecenin bu saatinde yatsana
+Abi çok önemli bişey oldu
-Ne var nereni kirdin gerizekalı
+Evde 1 kut ubira buldum onları da getircem laan.
-Yav bi git işine yat hadi iyi geceler
+Hhahah iyi geceler
Bu çocuğa boşu boşuna hem akıllı hemde mal demiyoduk yani.
başlık yok! burası bom boş!