0
Beyler o günün akşamında Heather ve Pierre geri dönmüşlerdi. Ev gayet temiz olduğundan bana güler yüz ile aferin diyip odalarına geçtiler. O haftanın başında zaten okulun kapanmasına 7 gün kalıyordu ve bende zaten aştığım kanada programımın sonunu getirmek için için türkiye'ye biletimi almıştım. Juliette ve ailesine de söylemiştim 2 hafta evvel ve gerçekten yüzlerinden düşen bin parçaydı o gün. Ben ayrıca okula da uğramak istiyordum eski arkadaşlarımı, kardeşlerimi görmek için. Kalan 7 günüm çok iyi geçti. Kanada'da çok güzel yerlere gittik. Nehirde kayak yaptık. Gayet güzeldi. Sonunda o cumartesi günü çattığında Juliette'in çok üzülmediğini görmüştüm. Bende belki bana göstermemeye çalışıyordur derken yola çıktık. Ben Pierre'in yanına otururken Juliette ve Heather'da arkada oturuyorlardı. Juliette gerçekten hiç mi hiç üzgün gözükmüyordu. Ben de o an acaba benden kutulduğu için seviniyor mu falan demeye başlamıştım. En sonunda kanada macerama başladığım pierre-eliott havalimanı'na geldik ve ben zaten valizlerimi hep yanıma almıştım. Uçak anonsu yapılana kadar ben disarda bekledim heyecandan. Belki bir daha bu aileye nede kanadayı görebilecektim. Ilk ve son aşkım olarak düşündüğüm Juliette ile zaten uzaktan yürütmemiz çok zor olacaktı. Ben bunları düşünürken Montreal-Münih uçağının anonsu yapıldı bende cama vurdum. Ben Heather ile vedalaşırken ise Pierre bagaja doğru yönelmişti. Ben ekstra bir valizimin olmadığını söylediğimde Juliette ise aniden sana bir hediye olarak dedi. Pierre arkadan valizi çıkarttı ve bana sarıldırken kulağıma ona iyi bak dedi. Ben ne olduğunu anlamazken Juliette bana sarıldı ve Bende seninle geliyorum!! dedi. Orda başım gitti lan. Noluyoz falan derken bu anlatmaya başladı işte bileti aldığım gün annemlerle gizlice skype ile konuşup önce- bizde kalıp kalamıyacağını sormuş ve ardından da okulum ile görüşmeye başlamış. Zaten müdür benim kandada da olduğumu bildiği için hemen 2 hafta içinde kabul etmiş 1 yıllık. Ben şok içindeyim tabi. Juliette'de noldu sevinmedin mi dedi bende anında sarılarak tabiiki dedim. Pierre ve Heather'ın yüzünde en azından ufak bir gülümseme oluşmuştu. Ikınci anons yapıldı ve biz yavaş yavaş uçağa yol almaya başladık. Ben hala annemin nasıl böyle birşey yaptığına inanamıyordum. Bunu Juliette ile el tutuşurken zaten çok düşünemediğim için türkiyede nasıl ağarlıyacağımı düşünüyorum onu. Uçağa bindiğimizde Juliette yanıma oturdu. Düşünüyor musunuz beyler. O kadar seviyordu beni kız. Tüm Kanada-Türkiye yolculuğunu kafası omuzumda geçirdi beyler. O kadar ağrıdı ki omuzum. En sonunda pazar 9-10 gibi türkiyeye vardığımızde uyandırdım Juliette'i ve annemleri bulmaya gittik. 1 yıldır ilk defa uzun uzun türkçe konuşabilecektim. Havalimanından dışarı çıktığımızda ise kimseyi görememiştim ama kanada da olduğu gibi korkmuyordum, kendi doğuduğum yeri moleküllerine kadar biliyordum. yinede annemi araım ve indiğimizi(INDIK diye kalın bi sesle söyledim) haber verdim. O da tamam oğlum bekleYIN dedi ve kaptıı. 3 dakika sonr ayan tarafımdan bi ses duydum ve ümitin bana doğru atlaması ile yere yuvarladım. Amk bini ve arkasından yine kardeşlerim bildiğim berke, düşün, Gardelaine, lara, dilara ve leia geldiler. O kadar özlemiştim ki onları. Hepsi üstüme çullandılar ve Juliette de orada gerçek türk kutlamasına şahit oldu. Sonunda herkes üstümden kalkınca erkekler vaay kardeşiiim dediler yanımdak Juliette'e bakarak. Kızlar ise Juliette e bakarak bu kim diyolardı bende gerekli açıklamayı yaptıktan sonra kızlar arasında en iyi ingilizce bilen leia(kız cambridge'in harırlattığı testi 95 ile geçmişti) Juliette ile konuşmaya başlamıştı. Juliette işte onlara fransız okuluna gittiğini söylediğinde kızların hepsi konuşmaya başladılar(sonuçta fransız okulundan arkadaşlarım ana dilleri gibi fransızca biliyorlar) Bizde biraz uzağa çekilip üf ne gibtin be küçükmüş gibisinden konulardan konuşuyorduk. 15 dakika tanışma faslını tamamladıktan sonra kızlar da yanımıza geldiler ve bizim eskiden her zaman takıldığımız kafeye gittik.
Tümünü Göster