-
176.
+12 -1öğle arası partı geldi kardeşlerimTümünü Göster
Ertesi gün kankamla buluşmak üzere erken saatte evden çıktım. Aynur abla uyanmamıştı bile. Kankam, genç yaşına rağmen görmüş geçirmiş, ailesinin maddi sıkıntıları yüzünden çocuk yaşta çalışmak zorunda kalmış, biz oyunlar oynarken simit satmış, adam gibi bir adamdı. Ortaokuldan beri kendisine “Dayı” derdik tüm arkadaşlar.
Yürüyerek Bahçelievlerin bir kısmını ve 7. Caddeyi katederek milli kütüphanenin karşısındaki parka oturduk. Gözlerimdeki ışıltılı heyecanı farketti tabi hemen. Noldu lan bi hal var sende dedi.
“Dayı” dedim “dün gece neler oldu inanamazsın”. Bir çırpıda anlattım olanları. Daha önce kendisine Aynur abladan bahsettiğim için hatırlaması zor olmadı. Ben ondan “vay kardeşim yakışır, seni çapkın” gibi bir övgü beklerken Dayı’nın suratı buz kesti. “bu işler sıkıntılı işler dostum, devdıbını getirme” dedi. Aynur ablanın çok tehlikeli biri olduğunu düşünüyordu. O günden sonra da bu konudaki fikrini asla değiştirmedi ve Aynur’dan nefret etmeyi asla bırakmadı. “Sübyancı huur, tecrübeli kaltak” gibi küfürlerle anıyordu onu, ismini bile zikretmiyordu. Beni çok iyi tanıyordu ve bu işten derin yaralar alacağımı düşünüyordu. Bense “korkma bize bişey olmaz” havalarındaydım.
O akşam eve girerken Dayı’nın bütün tembihlerine rağmen aklımda tek bir şey vardı. Dün gece yarım bıraktığım işi layıkıyla bitirmek. Onu öpecektim, hem de öyle bir öpecektim ki o bile şaşıracaktı. Acemi, salak, aptal bi çocuk olmadığımı gösterecektim ona. Kendimi ispatlayacaktım. Dalga geçebileceği bir çocuk değil, gerçek bir erkek olacaktım gözünde. Yeri gelip fırsatını bulduğumda da daha ileri gidecektim.
Akşam yemeği, tv, çay faslı sanki dünkünün üç katı uzunluğundaydı. Zaman geçmek bilmiyordu. Ablamın bir türlü uykusu gelmiyordu sanki. Oysa saate bakınca normal olarak akmaya devam ettiğini anlıyordum zamanın. Aynur abla bugün düne göre daha umursamaz, benimle daha az ilgili gibiydi. Sanki bir el gelip onun dikkatini dağıtmış yanı başındaki güzel ayaklı genç delikanlıdan başka tarafa çekmişti konsantrasyonunu. Zaman geçtikçe içim sıkılmaya, umudum grileşmeye başlıyordu. istemeyecekti bu gece benimle zaman geçirmeyi, gidip yatacaktı. Ablamla aralarında Aynur ablanın özel hayatı ile ilgili birşeyler konuştular. “Orhan çok ısrarcı, çok üstüme gelmese daha kolay olacak herşey” gibilerinden pis bir erkek isminin geçtiği diyaloglardı bunlar. Kimdi bu Orhan, bu akşam Marla’mın dikkatini dağıtan, onu benden uzaklaştıran ne yapmıştı, ne demişti telefonda dıbına koyduğumun sıpası. Tüm anladığım Aynur’a aşıktı ve doktordu! “Vay dıbınıskim!!!” “böyle de rakip olacak şey miydi şimdi”…
Neyse ben şu an hedefime konsantre olmalıydım. Bu gece o dudakların tadına bakacaktım. Düşündükçe kalbim hızlanıyordu. Ama ya hadi giderse, istemezse, belki dün kafası güzeldi. Yok yok isterdi. Eve girince bana çok sıcak gülümsemesinden belliydi, isteyecekti.
Zaman ilerledi ve en sonunda ablam o günkü en güzel cümlesini kurdu “ben yatıyorum iyi geceler”.
Aynur abla ve ben aynı anda mukabelede bulunduk ablamın bu iyi dileğine.
Ablam odadan çıkarken, televizyonda Okan Bayülgen, en az benim az sonra olacakları düşününce içimden geçirdiklerim kadar sinsice sırıtıyordu yaptığı esprinin ardından.
“Soda içer misin, ben kendime alıcam” dedi o buğulu sesiyle, sesine kurban olduğum. Ben getiririm kalkma sen dedim ve mutfağa yöneldim. Centilmen adamdım ne de olsa.
Aynur sodasından son yudumu alıp olabilecek en nazik şekilde içten içe kibarca geğirdiğinde saat 0:30 u gösteriyordu. Sanki hızlıca bitirmesi gereken angarya bir işi bitirip asıl işine dönmüş gibi sakince bana döndü ve “ee naptın bakalım bugün, nasıl geçti günün” diye sordu.
edit : imla -
-
1.
0Rezervasyon
-
1.
başlık yok! burası bom boş!