Her zamanki gibi kulaklığım kulağımda bayır ine ine gidiyorum otoparka doğru. Güzel hoş falan ama amk ülkesinde yağmur olmazsa olmaz. Hızlı tempo otoparka gittim ne diye hızlı tempo gittiysem zaten açık otopark amk yarak gibi dikildim kızı bekliyorum. Beyler kıvırcık saçları sallana sallana geliyo amk böyle bi güzellik yok o an aşık oldum sanki ona, altında dize kadar bi şort, üstünde siyah kapşonlu vardı kapşonu kapalı. Beyler aslında çok gibko bi durumdaydım çünkü kız bende hem yaş olarak hem de fizik olarak büyük ama ben bu yaş farkını beynimle, fiziki farkıda 20 cm gibimle kapatacağıma emindim, ki kapamak yetersiz kalır kilit attım amk. Böyle diyim de dahada azın dıbınakodugumun azgın yaratıkları sizi. Neyse beyler gayet sıcakkanlı insanlar olduğumuz için yanaktan öpüşerek selam verdik birbirimize, el sıkışacak değiliz amk. Yürüyoruz beyler sahile doğru, benim ilk pazartesi keşfettiğim kafeye girdik orasıda artık beni tanır olmuştu zaten 4 mekanım değişilmez 1- pub 2- dönerci 3- pierdaki donut 4- bu cafe. Yine Türklük gücümü kullanarak çay istedim.( beyler yurtdışında çay içecekseniz süt döküyolar amk bir de sallama oluyo öyle rize çayı beklemeyin içiyrouz işte mecburiyetten.) Cafe öyle starbucks gibi biyer olmadığından latte matte yok amk nescafe var genelde atıştırmalık hamburger patates falan o tarz biyer, kızda nescafe içti işte en sade şekilde. Ulan içtikçe ısınıyorum beyler ağustostayız ama yağmur ıslattıkça üşüyosunuz amk. Neyse yağmur dinene kadar kalmadık bi 20 30 dk oturduk orda, kalktık yürücez 5 dk sonra yine başladı yağmur ama yapıcak bişey yok biz sahilin en dibine kadar yürüyoruz ki bunu bende ilk kez yapıyorum hiç gitmemiştim. Tenha biyer bulduk durduk orda.