1. 1.
    0
    Sene 2010, kız kardeşimi birisi seviyormuş. bilmiyorum tabi kim, sadece iri yarı ve taksör birisi olduğunu öğrendim Annemden. "olsun, ben de taksörüm!" dedim kendi kendime. Öğrendim adını sonradan, Fırat Yılmaz Çakıroğlu'ymuş. O gün Beyza'yı ilk kez eve bırakacaktı. Duyar duymaz dolmuştan inecekleri yola koştum. Belimde emanet var tabi, laftan anlamazsa vuracağım. kafama koydum çünkü. Neyse indiler dolmuştan, yanıma doğru geldiler. Boyu mu dersin, gülen yüzü mü dersin, korkusuz ve vakur yürüyüşü mü dersin.. neyse, uzattı elini; "ben Fırat, kardeşin buraya kadar bana emanetti, eve girene kadar sana emanet. daha sonra ikiniz da Allah'a emanetsiniz." dedi. Ne diyebilirdim ki ben bu yiğit adam'a? Ne söyleyebilirdim ki?
    ···
   tümünü göster