bayılır bayılmaz koşarak tuğbayı (tuab ya da tuba değil tuğba amın evladı) arabaya koyup arif olan hocanın yolunu tuttuk. şansımıza korkunçlu olucak ya ammınna koyam gece zifiri karanlık. karşımıza bir anda alageyik çıktı ve çarptık. arabadan indik çevreye bakındık hiçbirşey yok ortalıkta.

arabaya binip tekrar yolumuza koyulduk derken biranda ön cam dan paaaat diye bi ses geldi. yine ne oluyor amk dedim ve camda kanlı bir el izi çıktı.. sen ne fütursuz bir cinsin aga daha yeni yıkattım arabayı diyemeden çarpıldım.

Neyse ters dönmüş ayağımla gazı kökledim ve süratle arif hocanın köye geldik.
Tuğbayı hemen arif hocanın tam teçhizatlı büyü odasına zütürdük.
Büyü odası falan dediğime bakmayın amk. Sanki kasap dükkanı ammına koyam kelle paça ciğer sakadat öküz burnu gözü zütü yarra herşey var.

Sizin ben aşkınızın ızdırabını gibeyim deyip o metruk binadan hakan ve tuğbayı orada bırakarak ayrıldım.

Şuan felçli bir şekilde fizyoterapi merkezinden yazıyorum. Halen ayağım ve yamulan ağzım düzelmedi bu entryi de çarpraz düğüm olmuş parmaklarımla zar zor yazıyorum kıymetinizi bilin.

Burdan büyü yapan ve yaptıranların alayının dıbına koyam iyi geceler. Bu da böyle dıbına soktuğumun bir anısıdır.

Edit: Eksileyenler büyü yaptıranlardır