0
bi şekilde muhabbete girdik fakat konuşurken dilimde düzlük olduğunu hissediyodum. üçüncü viskiyi sipariş etmiş kızlarla muhabbet etmeye başlamıştık. o arada sopaların adının baget olduğunu öğrendim. yeni başladım bir hafta oldu diyerek kıvırdım. yeşillik egosundan da anlaşıldığı kadarıylada kızılın öğretmeniymiş. aynı zamanda arkadaşlarmış. kızıl da benim gibi yeni başlamış ama kolay ritmli şarkıları çalıyomuş. daha eline baget almamış biri olarak kendimi olaya dahil etmiştim. bu arada kızılın adı tuğçe yeşilin adı burçakmış. saate baktığımda aklıma gökalp huurunun gitar telleri geldi. benimde kendime baget almam lazımdı kızlar da gitme vaktinin geldiğini anlamışlardı ki bagetler çantalarına soktular bir bahane bulup tuğçenin telefon numarasını almam lazımdı. burçak huurunun beni takmamasının üzerine birde numara isteyim iyice züt olamazdım ben de kullanabilceğim ilk bahaneyi buldum ve 'tuğçe ben yeni başladığım için hiç baterist arkadaşım yok aklıma takılanları sana sorabilir miyim dedim' sanki beni bekliyormuş gibi olur o zaman dedi ve masanın üzerinde duran akıllı telefonunu açtı. numaramı vermek için hazırda beklerken bir yandan da kulaklarımda çalan we are the champions şarkısının susturmaya çalışıyordum. numarasını aldım kızlar rastalıyı çağırdı. ufak bir hesap ödeme faslı oldu gaza gelip ben ödeyeyim isterseniz dedim ama sağolsun burçak izin vermedi. niye sağolsun derseniz rastalının elinde duran adisyonun elime gelmesiyle olayı anladım. cüzdandaki paranın yarısını dıbına koduğumun bob marley kılıklısına verdim. gaza gelip kızların yanına gelirken arka masada bıraktığım çantamı da alıp ortamdan uzaklaştım. geriye sadece tuğçeyle işi yürütmek kaldı.