+7
Nihayet bahsettigim o sisli izmir aksami gelip catti. Ben odamda laptop basinda, yan sekmelerde audrey bitoni varken, sızmış uyuyorum ve evi aydinlatan tek sey laptopun isigi. Bunu kapinin acilma sesiyle birlikte salonun isiginin yanmasiyla anliyorum tabi. Yavasca dogrulup dinliyorum, baranin fisiltili sesi birine evi tarif ediyor. Karsi taraftan hic ses cikmadigi icin yine giblemeden kafam tekrar yastiga dusuyor. Bir saat kadar sonra penisim laptopun sicakligiyla erimek uzereyken kalkiyorum. Bu sicaklik inanilmaz azdirmis beni ve kalkip kapiyi kitliyor, audrey bitoni nin sanatsal vucudundan bir iki posta nasiplenip cenabet yatagimdan dogruluyorum. Oda cok havasiz. Cami acip banyoya gidiyorum. Uzun uzun işiyor, yuzume su carpip islak saclarim gozlerimin onundeyken kafam yerde salona geciyorum. Baranin uc numara saclarina kendi uzun saclarimla artistlik yapayim diyorum icimden ve islak saclarimi karizmatik bir hareketle gerige atiyorum. Ama bunu mavi cizgili donum ve siyah terli tisortumle yapinca ne derece komik oldugunu da biliyorum. Maksat muziplik, esseklik zaten. Baranin hafif tebessumle beni karsilayip, "artistligi birak da ben aciktim, yemek yelim mi" diyeceginden neredeyse eminim hatta ona verecegim cevabi dusunuyorum. Kuzen muhabbetini ise coktan unutmusum , bitoni ablamiz aklimi basimdan almis cunku.