-
451.
+8Yarım yamalak uyku uyumuştuk. Hava aydınlandıktan 2-2,5 saat sonra çıktık çadırdan. Geceki sisin çoğu dağılmıştı. ilk işim çantamda olan sağlık kitimi alıp yaramın sargısını ve içindeki bezi değiştirmek oldu. Ardındandan bisküvi paketlerimizi açtık ve yarımşar paket yedik. Artık 1'er paketimiz kalmıştı. Ateşi yeniledik. Yine odun toplayacaktık. Beraber toplamamız hem daha kolay oluyordu hem de can sıkıntısını azaltıyordu. Ağaçların alt dallarını kestiğimiz üstlere uzanmamız gerekiyordu. Benim bacağım sakattı. Yavuz, ağaçların gövdesine bowie'sini saplayarak bıçağı merdiven gibi kullanıyor, üstüne basıp yukarıdaki dalları kesiyor-kırıyordu. Ben de attığı dalları bir yere topluyordum. Böyle böyle 2 saate yakın zaman geçti. Odunları çadırın önüne taşıyıp bir yere üst üste koyduk. ikimizin de karnı acıkmıştı. 1'er paket bisküvi ikimize de yetmez, bu böyle gitmezdi. Hayat-ı idame eğitimlerinden aldığımız yiyecek bulma dersini uygulayacaktık. Şanslıydık ki yanımızda silahlarımız vardı. Av yapacaktık.
_________________________________________________________________________________
Tavşan-tilki-kurt-geyik-ceylan, gerçi ne bulursak yiyecektik. Kuş vuramazdık, elimizde sadece M4 tüfek ve Sig Sauer tabanca vardı. Allah'a şükür ki tüfeklerimizin üstünde ACOG'larımız vardı. Yavuz ağaçlardan birine çıktı. Ben ise tepede bulunan bir yere konuşlandım. Hedefi beklemeye başladık. 1 saat hareketsiz... Geçen bu 60-70 dakikadan sonra yaklaşık 170-190 metre ilerimde bir tavşan hoplaya hoplaya geziyordu. Allah'ın bize gönderdiği bir lütuf olmalıydı bu. 3 saniye bekledikten sonra yavaşça tetiği ezdim-ezdik. ikimizin de aynı anda ateş ettiğini Yavuz'un "işte bu" diye bağırmasından anladım. Aynı tavşanı vurmuştuk!
başlık yok! burası bom boş!