/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +16
    Ertesi sabah erkenden arabayla Ertanı aldım, ve hasanla havalimanında hasanla buluşmaya gittik.
    Hasan: heyy ,araban güzelmiş
    Ben: uçak hazır mı?
    Hasan: param hazır mı?
    Ben: hazır.
    Hasan: hazır.
    15 bin Dolar gibi bir ücrete anlaşmıştık, parayı çıkardım ve verdim. O zamanda bu riski alabilecek başka birini tanımıyordum. Plan şuydu gece yarısı Kasabanın dışında ki bos araziye paraşütle atlayacaktık. Uçarken planın detaylarını konuşuyorduk ayni zamanda silahları hazırlıyorduk. Yaklaşık 30 dakika mesafede;
    Hasan: çocuklar benim gördüğümü sizde görüyor musunuz? Diye kekeledi.
    Hemen Ertanla kokpite yaklaşık. Gördüğüm manzarayla şoke olmuştum. Şehir yanıyordu. Hasan ın yüzünde ilk defa korkuyu görmüştüm. Dudaklarını sıkarak bana döndü ve başını sağa sola salladı ardından;
    Hasan: paran senin olsun geri dönüyorum dedi, sakince.
    Ben: hayır donmuyorsun, 10 dakika mesafe kaldı. Dedim ineceğimiz yeri işaret ettim kasların çatık bir şekilde.
    Hasan: ya atlayın ada geri dönüyoruz. Dedi sakince.
    Ben:30 bin dolar.
    Hasan yutkundu, ve bir saniye düşündü
    Hasan: hayır olmaz, dedi yüzünde mahcup ve çaresizce bir ifade vardı.
    Ben: 40 bin dolar artı arabam, dedim teklifim buydu. Hasan kafasını iki kez salladı ve “pekala ,sıkı tutunun” dedi ve motorları kökledi. Bu arada radarda yaklaşan bir cisim gördüm. Hızla yaklaşıyordu, hızına bakarak füze olduğunu tahmin ettim. Hasanı tuttuğum gibi arkaya çektim. Biraz itiştik, “ne yapıyorsun bırak beni” diyerek kendisini bırakmamı istiyordu. Bu arada uçak serbest uçuşa geçmiş hızla alçalıyordu. Hasanı iki yakasından tuttum ve uçaktan fırlattım. Ardından ben atladım ,beni Ertan izledi. Atladıktan 15 saniye sonra füze uçağı patlattı. Hasan paraşüt takacak fırsat bulamamıştı. Kollarını açarak süzülme pozisyonunda hızla düşüyordu. Hemen dalışa geçtim. Hasanı tuttum paraşütümü açtım. Ama çok hızlı iniyorduk, sırt çantamı atmam gerekiyordu. Hasana çantayı kolçaklarından kesmesini söyledim. Kemerimdeki bıçağı alıp öne doğru fırlattı. Gideceğimiz yere varamamıştık, mecburen binaların arasına inmemiz gerekiyordu. Tek katlı evin çatısını sıyırdıktan sonra yola düştük, hasan dirseğinden yaralanmıştı.. Ertan bizden uzağa inmişti. Çantamı attığım için ilk önce onu bulmamız gerekiyordu.
    Ne sokakta nede evlerde elektrik yoktu, tek tük mum ve fener ışıkları görünüyordu. Tek ışığımız ara sıra bulutların arkasına saklanan ay idi. Bize havlayan köpekleri duyan bir kaç insan merakla perdelerin arkasından bizi izliyordu. Yolu kısaltmak için bahçelerden geçmeye başladık. Bir elinde silahı bir elinde feneri olan bir yaşlı adam feneri yüzümüze tuttu. Elimi siper ettim, Hasan ise arkama saklanmıştı.
    Adam: hemen çıkın buradan diye seslendi.
    Ben: sakin, sakin Türk üz ,dedim
    Adam biraz tereddüt etti ,Işığı söndürüp “beni takip edin” dedi. Karanlıkta bir şey görünmüyordu. Bizi evine zütürmüştü. Nesi olur bilmem ama birine işret etti ve adam evden aceleyle çıkıp karanlıkta kayboldu. Adam bizi salona zütürdü , salon çok kalabalıktı 10-15 kişi vardı nerdeyse. Birine bir şeyler söyledi ,ardında teker teker kalkıp salondan çıktılar.
    Adam: görüyorsun, bu kadar kişi bana güveniyor. Paçasını sıyırdı ve protezini gösterdi.
    Adam: bana ,topal bir adama.
    Ben hemen lafı değiştirip;
    Ben: bakın ,arkadaşımı ve ailemi bulmam lazım.
    Adam: şehrin diğer ucunu tamamen ruslar aldi, geri kalanı biz koruyoruz.
    Ben: bize silah gerekiyor, burada kalmaya niyetim yok dedim
    Adam: pekala arkadaşının yarasına bakalım sonra gidersiniz. Dedi.
    Adam hasanın yarasını satarken bir yandan da benle sohbet ediyordu. Evdeki kişilerin kim olduğunu, bacağını nasıl kaybettiğini sordum. Adamın adı kazım imiş. Ayağını Kıbrıs ta kaybetmiş, askeri doktormuş, çatışma ortasında kalıp patlamada ayağı çok ağır yaralanmış. Kanı durdurup kendi ayağını kesmiş. Evdekiler ise ailesinden geri kalanlarmış.
    Hasanın işi bitmek üzereyken kapı çalındı. Dışarıdan sesler geliyordu. Ben ne olup bittiğini düşünürken içeriye Ertan girdi, ayağa kalkıp yanına kadar gittim. Yaralanmıştı.
    Kazım: Ertanı bizim arkadaşlar bulmuş. Yarın şehrin obur ucuna saldırı başlatacağız. Dedi uyarır gibi bir ses tonuyla.
    Ben: silahları nerden buluyorsunuz? Dedim
    Kazım: devlet halkı silahlandırıyor ve örgütlüyor ,isterseniz kerem sizi yüz başına zütürebilir.
    Adama teşekkür edip keremle yola çıktık. Kerem 20 li yaşlarında birisiydi. Elinde sadece küçük bir el feneri vardı. Kör aksak keremi takip ettik. Büyükçe bir kapalı otoparka ulaşmıştık...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      lan normal f16 ile uçak gemisine nasıl indin oç. uçaklarda kanca oluyor uçak gemisine inmek için kimi kandırıyon
      ···
      1. 1.
        +1
        Zor bir inisti, motorlar neredeyse durmuştu. Bende motorları kapatıp hava frenleri ile hizimi dusurdum. inecegim yer kısaydı ancak hizimi iyice dusurmustum. Gemiye ininerkende frenlere basıp zor bir iniş gerceklestirdim.
        ···
      2. 2.
        0
        Belli hizin altinda stall olursun oyle bi inis yok. ancak cakilabilirsin gemiye. onada inis denmez.ama neyse hikaye guzel devam et
        ···
    2. 2.
      0
      panpam hakli panpa naber
      ···
   tümünü göster