+347
-33
ne biz yalaşacaz emişecez yerindeyiz, ne de film çok iyi diyolar abi ya yerindeyiz. tam araya bir yere oturduk izliyoruz.
filmin ikinci yarısında serçe parmağımla suyun sıcaklığına bakıp vakit kaybetmeden elimi elinin üstüne koydum. nefesimi tuttum. parmaklarını hafif oynatıp benimkilerin arasına sokmaya çalışınca içimde şampiyonlar ligi müziği çaldı bir anda. kızı öpüp tribüne doğru kaldırasım, sallayasım geldi yemin ediyorum.
neyse çıktık filmden evlere dağılacağız. sana yemek yapayım mı? deyip gülümsedi. ben onu sana domalayım mı? diye algılıyorum tabi. hıh-mıh oldum başta, neyse ki iyi toparladım, yemek yemeyi severim diyebildim. çıkabilen en insancıl cümle buydu o an.
evi de apartmanın en üst katında, asansör de bozukmuş, 7-8 kat çıktık tam hatırlamıyorum zütüme kadar terledim. bir yarım saat hareket etmeden oturursam kururum diye hesaplıyorum. o da terledi oğlum, sakin ol diye kendimi avutuyorum. girdim eve.
ayakkabıları çıkarıp yerleştirdim kapının kenarına. salonu gösterdi, geçtim içeri.
her yer pırıl pırıl. beyaz halı, krem rengi duvarlar, papatya desenli perdeler, saray gibi ev. ama kötü bir şeyler var. o ortama uymayan bir şeyler. sağa sola bakıyorum, az önce gördüm çünkü.
allah allah dedim koltuğa oturdum, bir baktım sağ ayağımın baş parmağıyla göz göze geldim. yarak gibi baş vermiş çoraptan. içine soksam felç olurum, kurtarmanın imkanı yok. şimdi terlik istesem de kız görecek. ne yapsam ne yapsam diye düşünürken 'acı sever misin?' diye odaya geldiğini duydum kızın, cart dedim komple yırttım çorapların baş kısımlarını.
iki ayağımın da bütün parmakları dışarıda, çorap topuğumda, suratımda az önce vazo kırmış 8 yaşında çocuk gülümsemesi, 'severim' dedim.
kız odaya girince benden önce ayaklarıma baktı zaten. sonra bana baktı. bir şey diyecek diyemiyor. gülecek mi, kızacak mı anlamıyorum. ben böyle seviyorum ya dedim. hep yırtarım çoraplarımın önünü, küçükten beri böyle, annem de çok kızar diye sıvadıkça sıvadım. inansın diye birkaç tane eski anı karıştırdım araya 'mesela bi gün'le başlayan.
inandı gibi oldu. neyse yemeği yedik, çay içtik, sigara içtik, ben yatacağım yarın sabah sınavım var dedi kız, kalktım ben de, eve doğru yollandım. ellerim üşüyünce montun cebine soktum ellerimi bir kağıda çarptı parmaklarım. baktım 200 lira. o gün evden çıkarken cebimde 50 lira vardı. sinema yol falan derken 5 lira ya kalmıştır ya kalmamıştır diye düşünüyordum. ya ben unuttum böyle bir param olduğunu ya da??
çok kötüyüm.