-
51.
+27Etraf çok sessizdi. Sesi sadece adımlarımız çıkarıyordu. Etrafta hiçbir ışık da yoktu. Zifiri karanlıkta önümüzü çok az bir şekilde görerek yürüyorduk. Adam bana işte şurada dedi ve işaret ettiği gere baktım. Gösterdiği yer gecekondu ve çok kötü bir yerdi. Oraya doğru adım adım ilerlerken içimi kötü bir his kaplamıştı. Gözümün önüne kabusta gördüğüm çarşaflı geliyordu. Ellerim korkudan terlemişti. Bu terler soğuk terlerdi. Eve geldik ve adam son derece aşınmış kapıya vurdu. Etrafı inceledim ve her yerde tabutların olduğunu gördüm. Ağaçlarda bir şeyler asïlıydı. Torba ve çuvallar evin duvarlarına dayanmış bir şekilde duruyordu ve oradan iğrenç bir koku geliyordu. Pencereden az da olsa evin içerisi gözükebiliyordu. Bir gölge gördüm ve ondan sonra kapı açıldı. Kapıyı 1.50 boylarında bir kadın açtı. Kadın çarşaflıydı. Tıpkı rüyamda gördüğüm gibi. Kadın kapıyı açar açmaz bana baktı ve birden gözleri bûyüdü. Öyle bir büyümüştü ki kalbim hızla çarpıyordu. Kadın sonra boynuma baktı ve birden nefes alamamaya başladı. Kadın neredeyse ölecekti. Öksürerek kendini zor toparladı ve adamla fısıldaşıp eve tekrar girdi. O sırada boynumda feci bir yanma hissettim. Boynuma baktığımda cevşenimin olduğunu gördüm. Birden ipi koptu ve cevşen yere düştü. Alırken cevşen açıldı ve içindeki dua yazılı kağıt da çıkmıştı. Ben alacakken adam eğildi ve kağıdı aldı. Biraz inceledi ve bana sonra veririm dedi. Kadın bir süre sonra tekrar geldi ve kapıyı açtı. Adam ona dua yazan kağıdı gösterdi. Kadının tekrar gözleri büyümüştü ve hemen dışarıya çıkıp onu hafif yanan ateşin içine attı. Gözlerime inanamıyordum. Bunlar nasıl duayı yakabilirler. Ben çok öfkelenmiştim. Kadına bağırdım. Kadın:Tümünü Göster
"Şşşşş! Bağırma! Tehlikeye girersin."
Kadının gözlerinin mavi olduğunu fark etmiştim. Kadının gözlerine bakınca başım döndü. Birden bayıldım.
Gözlerimi açtığımda kendimi loş bir odada buldum. Odada tek başımaydım. Oda çok basıktı ve insanın ruhu daralıyordu. Herhalde yaşlı kadının evindeydim. Yataktan kalkarken yatakta sert bir şey hissettim. Yatağın altına elimi soktum ve elime kaygan bir şey gelmişti. Onu kendime çektim ve onun bir et olduğunu gördüm. iğrençti. Hemen yere attım. Midem bulanıyordu. Evden dışarı çıktım ve kusmaya başladım. Neredeydim ben? Eve tekrar girdikten sonra bir odada yaşlı kadınla evinde kaldığım adamın konuştuğunu gördüm. Biraz dinledim ama Türkçe konuşmuyorlardı. Arapça tarzı bir şeyler konuşuyorlardı. Kadın bana baktı ve o sırada ben de hemen odaya girdim. Kadın kalktı ve masadan bana bir içecek verdi.
"Al gelir sana." Adam:
"Al sana iyi gelir demek istedi. Türkçe pek bilmiyor da."
"Neyce biliyor?"
"ibranice biliyor."
"Neden burada hep ibranice konuşuyorsunuz? Oğlun da öğreniyordu."
"Söylersem burada beş dakika daha durmazsın."
"Söyle de durup durmayacağıma ben karar vereyim." Kadın o sırada lafa atladı:
"Biz Şeytana inanıyoruz." Kabusum, gördüğüm ve yaşadığım şeyler aklıma geliyordu. Ben bunca sıradışı şeye rağmen:
"Sen hani Türkçe bilmiyordun?"
"Anlıyorum, konuşamıyorum." Ben gerçekten de burada artık kalamazdım.
"Siz şimdi şeytana mı inanıyorsunuz? Ben kalkıyorum." Adam:
"Bari kalkacaksan sana son bir şey söyleyelim."
"Ne?"
"Dikkat et, artık bu köyden çıkamazsın. Bu köydeki cinler senin bu köyden çıkmana izin vermezler. Cinler her yerdeler. Bu evde bile var. Hatta benim evimde de var."
başlık yok! burası bom boş!