neyse devam. taksiyi bekliyordum. oturdum taksi gelene kadar derin ile ilgili hayaller ve senaryolar kurdum kafamda. o yarım saat bana bir ömür gibi geliyordu. öyle bir heyecana kapılmış ve hayallere dalmıştım ki annemin içeriden gelen "deathburn" sesini bile duymuyordum. sonunda annem odama girdi. "deathburn iki saattir sana sesleniyorum. niye bakmıyorsun?" dedi. "Anne kusura bakma ya çok fena dalmışım" dedim. annem dışarıda kapının önünde bir taksi var. taksici seni sorup duruyor." dedi. bende biraz kıvırarak "he bizim cengizlere gideceğim anne. taksi söyledim gelmiş anlaşılan" dedim. annem "ya oğlum niye taksi söylüyorsun boşuna para koskoca genç adamsın artık." dedi. ben "anne zaten para ödemicem" dedim. annem "ayıp değilmi oğlum. cengize para ödettiriyorsun" dedim. "Taksici zaten bizim cengizin akrabasi anne. buraya zaten müşteri bırakmaya gelmişti. Zaten cengizlerin eve gidecekti. hazır geçerken beni de almak istedi." Annem "he tamam oğlum baştan söylesene hadi görüşürüz" dedi. çıktım evden dışarı. taksici şık giyinmiş bir şekilde şoför koltuğundan çıktı ve arka kapıyı açtı. "Deathburn bey, buyrun efendim." Ben bayağı şaşırarak taksiye bindim ve taksici ile restoranın yolunu tuttuk.