-
2251.
+1 -1https://www.youtube.com/watch?v=YoBNHZ8AiDg
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
ofisimin camından ankara'nın soğuk yüzünü seyrediyordum. misafir koltuğuna oturmuş önümdeki ortası açılmış yerini kaybetmemek için ters bıraktığım kitabımı görmezden gelerek sadece gökten yere doğru inen mucizeyi seyrediyordum. hayatımın mucizesi bikaç adım ötemdeyken ben doğa mucizesini ankaranın o ayaz yüzünü yumuşatan kar tanelerini seyrediyodum.
ankara böyle havalarda gizemli bi hayal dünyası yaratır insanda. belki benim yada benim gibi düşünenlerin abartısıdır ama ankara bana özellikle kış mevsiminde gözlerinde her an sebepsiz yere ağlayacakmış gibi bakan bir buğu bulunduran bakışların sebepsizliği kadar çekici ve gizemli gelmiştir.
ankara hep güzeldi, ankara hep siyahtı beyaz yağınca beşiktaşlıları sevindiriyodu sadece. ama nalan...
nalan'lı geçmiş 1 yılın sonunda ankara'nın benim için daha büyük bi anlamı vardı.
liseyi ankarada okumadım ama liseli aşkını ankara'da tattım.
kar yağışını seyrederken nalana direk bakmak yerine hayal etmek nedense daha cezbediciydi. hayal kuruyodum aslında o boş bakışların altında.
nalan o kocaman kayaları toz eden naif rüzgar gibi kalbimin taşlarını temizliyodu her geçen gün. 1 yıl boyunca hissettiğim her duyguda kalbimden onun taştığını hissediyodum. o buluyodu vicdansızlığımı. o merhametimin kurumuş toprağına parmaklarıyla su veriyodu. can suyu...
ne kadar sürdü bilmiyorum. önümdeki bardağı değiştiren remzinin girdiğini bile duymamıştım hayal dünyasındayken. ama remzi çay getirdiğine göre bir saat kadar geçmiş olmalıydı. beni esas hayalimden uyandıran içerden kulaklarıma iltica eden nalan'ın gülüşünü duymamdı.
başlık yok! burası bom boş!