Neyse biraz takıldım benim odada. Sude dışarda değildi. Laptopu açıp Keylogger'a girdim bişey yoktu. Sonra belki bişeyler olursa diye yumruk atma tekniklerine ve korunma tekniklerine baktım. Sonra aradım Sude'yi
-Aloo! Aşkım gidebildiniz mi otele?
-Aşkım şuan içerdeyiz danışma kısmı var ordayız.
Bu benim için bi fırsattı. Acaba yalan mı söylüyodu? Neyse bi 5 dk. sonra gördüm odalarına giriyolar rahatladım (Odalara girmek için illede havuzun yanından geçmek gerekiyor). Sınavımdan tam not almıştı. Yerleştikten bi 20 dk. sonra havuza girdi. Mayosu öyle tek sütyen bi don değildi. Kapalıydı. Böyle az dekolte vardı o kadar. Günler öyle geçti işte. Taa ki tatilimizin 6. gününe kadar. Sude'nin yine kimseyle işi yok. Fakat peşinde bi dangalak var ben odanın kapısını açtım bi gerilim olursa direk uçacam. Aynı anda bavuluda jet hızında toparladım. Yanımda maske vardı onu taktım .Sude girdi odaya odada kimse yok anneleri biyere gitti heralde. Bu dangalak odaya fokuslandı ben de anca yetişirim diye direk fırladım. Dangalak odaya girdi ben hunharca koşuyorum. Herkes "Napıyo bu liseli?" dercesine bakıyo Direk yavaşça kapıyı açtım. Dangalak kızı duvar köşesine sıkıştırmış öpmeye çalışıyo. Bi yandanda mayoyu açmaya çalışıyo. işte o andan itibaren kaybettiğim her salise bana gelecekte geri döncekti. Kapıdan duvar kenarı yaklaşık 20 metreydi ve arada yatak vardı. iki seçenek vardı ya yatak etrafından giderek dangalağın dıbını gibme (5 saniye kaybettirir.) yada yatağın üzerinden sıçrayarak dangalağın dıbını gibme. Hızlı bi düşünceyle yataktan sıçramayı seçtim. Koştum koştum. Yatağın üzerinden sıçradım. Dangalağa bi yumruk çaktım. Kafası duvara tak çuvalı gibi düştü