+11
-2
O gece heyecandan uyuyamadım. Aileme de bahsetmedim ki birden sevinirler bir şey olacak diye, sonra olmaz ise hayal kırıklığına uğramalarını istemedim. Sabah olduğunda ses seda olmadı, bende Samet i aradım gidecek miyiz diye o da gündüz gözü ile delirme gece gideceğiz sabaha karşı dedi. O gün hiç evden çıkmadım hep hayaller kurup geceyi bekledim. Gece olduğunda annemler anlamasınlar diye onlar yatarken bende yattım. Uyumuşum telefonun titremesine uyandım ve hemen sessizce evden çıktım. Gecenin karanlığına dışarı çıktığım zaman ister istemez bir ülperme olmuştu. Gittiğim yolun hayra alamet olup olmadığını bilmiyordum fakat kardeşimin kurtulması için her şeye değerdi.
Bulunduğumuz yer bir şehir merkeziydi. Sametlerin evine gittim kapıda bekliyordu. Beni uzaktan görüne o da bana doğru yürümeye başladı ve oradan şahin abinin evinin önüne gittik. Orada 2 kişi daha vardı. Şahin abinin kardeşi murat ve onunda arkadaşı Beytullah… Beş kişi çıktık yola elimizde ne kazma kürek vardı ne de bu iş için kullanılabilinecek bir eşya vardı. Kimse birbiri ile konuşmuyordu bu nedenle kimseye bir şey soramadım. Biraz patika yoldan ilerledikten sonra karşımıza tüm haşmeti ve gösterişi ile Şeytan mağarası dedikleri yer çıktı. Mağara çok büyük değildi ama içerisi çok pis kokuyordu. Sanki içeriden üzerimize gelen bir esinti vardı ve oraya yaklaşmamızı istemiyordu. O ara Beytullah ve Murat otların içinde sakladıkları kazma küreği çıkardılar ve ben hariç herkese fener verdiler. Ben aralarında yeniydim. Fenerleri kendilerine yetecek kadardı. Şahin abi kazmasını aldı ve sen feneri önüme tut bende kazayım dedi. Feneri sakın dışarı tutma ışığı görmesinler dedi. Yaptığımız işin riskli bir iş olduğu kesindi ama vazgeçecek durumda değildim. Mağaranın içindeki kötü koku beni iyiden iyiye boğmaya başlamıştı. içeride ne olduğunu tam kestiremiyordum fakat yarasalar uçuştuğu için yarasa pisliğinden başka bir şey olma ihtimalide pek görünmüyordu.