/i/Tarih

''Tarih bir meslektir, bir hobi, gevezelik, anekdot ya da asparagas değildir.'' (Pierre Goubert)
  1. 26.
    0
    Adnan GÜLLÜ isimli bir tarih araştırmacısı bu konu ile ilgili şöyle bir makale yazmış;

    Osmanoğulları’nın, hanedan kurallarının en değişmez olanı, tahta çıkmak için padişah oğlu olmak şartıydı. Bu şart uyarınca ölen, tahttan indirilen padişah yerine oğlu, kardeşi veya kuzeni geçmiş; şehzade oğlu olarak tahta çıkan olmamıştır. Bu kuralın 600 yıl boyunca korunabilmesi dikkatlerden kaçırılacak gibi değildir.

    Hanedanın atası Osman Bey’in ardılları Orhan’ın I. Murad’ın, Yıldırım Beyazıd’ın kesin doğum tarihleri bilinmiyor. Kaynaklarda, büyükbabalarının öldüğü, babalarının tahta çıktığı tarihler önerilip, beğ/ padişah oğlu olarak dünyaya geldikleri vurgulanmıştır. Daha sonra kesinleşen kurala göre ise şehzade oğlu şehzadenin tahtın varisi olabilmesi için, önce babasının tahta çıkması şarttı. Bu şekilde ilk tahta çıkanlar Çelebi Mehmed ve II. Murad’dır. Fatih Sultan Mehmed (1430) babası II. Murad’ın padişahlığında doğmuştu. II. Beyazıd (d.1447), Yavuz Sultan Selim (d.1466), Kanuni Sultan Süleyman (d.1495), III. Murad(d.1546), III. Mehmed(d. 1566), I. Ahmed(d.1590) ve I. Mustafa (d. 1591) padişah babalarının şehzadeliklerinde; II. Selim(d.1526) ise babası Kanuni’nin padişahlığında doğmuşlardır.

    Her iki durumda da kural “evladiyet” ve “amud-ı nesebi” denen dikey iniş, yani tahta babadan sonra oğlunun oturması idi. Bu ilke “es-sultan ibnü’s-sultan” (sultan oğlu sultan) sanı yinelenerek vurgulanırdı.

    ilk dönemin diğer bir kuralı, tahta ki padişahın oğullarının sancağa çıkarılmalarıydı. Şehzadeler, Manisa, Kütahya, Konya, Amasya, Kastamonu sancaklarına vali gönderilirlerdi. Şehzadelerden biri tahta oturunca diğer kardeş ve yeğenlerini “nizâm-ı âlem “için boğdurturdu.

    Sancak gelip padişah olanların sonuncusu III. Mehmed (1595-1603), kendi şehzadelerini sancağa göndermediğinden bu gelenek kapandı. 1603’de ölünce büyük oğlu I.Ahmed tahta oturdu ve kardeşi I. Mustafa’yı boğdurmayarak sarayda göz hapsinde tuttu.1617’de ölünce oğlu II. Osman değil, kardeşi I. Mustafa tahta oturtturulunca 300 yıllık gelenek bozuldu.

    1617-1918 arasında tahta oturmada “ekberiyet ve bi’l-irs ve istihkak” (padişah oğlu ve yaşça büyük olmak) kuralı yerleşti. Bu dönemin 22 padişahı da babalarının saltanat yıllarında doğmuşlar, ancak bunlardan sadece ikisi (Dördüncü Mehmed ve Abdülmecid,) babalarından, diğerleri ise kardeşlerinden, amcalarından, kuzenlerinden sonra tahta çıkmışlardır.

    Bu dönemin 1617- 1808 evresinde, şehzadeler, babalarının, padişahlığında yaşadıkları mutluğunun ardından, ağabeylerinin, amcalarının, kuzenlerinin saltanatında dünyadan habersiz, eş ve çocuk edinmekten yasaklı olarak göz hapsinde tutulmuşlardır. I. Mustafa’dan II. Mahmud’a kadar 15 şehzade de kafes çilesinden sonra tahta çıkmışlardır.

    1808- 1922 arasında ki evrenin başında ise II. Mahmud (1808–1839) hanedanın tek erkek bireyi kaldığından Kafes yaşamı da sona erdi. Oğlu Abdülmecid, kardeşi Abdülaziz’e özgürlük tanıdığı gibi, onun doğumu resmen ilan edilmeyen oğlu Yusuf izzeddin Efendi’ye de göz yummuştu.

    Abdülaziz ise, yetişkin yeğenlerine, saray daireleri, köşkler, konaklar tahsis ettiği gibi harem yani aile kurmalarına da göz yummuş; V Murad, II. Abdülhamid ve V. Mehmet Reşad, bu sayede şehzadeliklerinde evlat sahibi olmuşlardır, ancak bunların oğullarının doğumundan resmi duyuru, geleneksel şenlikler yapılmamıştır.

    1924’de hanedanın yurt dışına çıkarılışı sırasında, taht varisi olabilecek konumda ki şehzadeler şunlardır:

    · 1- Abdülaziz’in oğulları son Halife Abdülmecid (ö.1944), Mehmed Seyfeddin(ö.1927),

    · 2-Abdülhamid’in oğulları Selim (ö.1937), Abdülkadir (ö.1944), Ahmed Nureddin (ö.1944), Burhaneddin (ö. 1949), Abdürrahim Hayri (ö.1952) Âbid (ö. 1973),

    · 3- Sultan Reşad’ın oğulları, Ömer Hilmi (ö.1935), Mehmed Ziyaeddin (ö.1938)

    · Vahideddin’in oğlu (ö.Ertuğrul (ö.1944)



    Bunların ölümleriyle “Padişah oğlu şehzade” ler dönemi sona ermiştir. Babasının padişahlığında doğan son şehzade, II. Abdülhamid’in oğlu Mehmed Âbid Efendi’dir. Şehzadelere özgü son resmi duyuru ve veladet şenliği de Âbid Efendi için yapılmıştır. Onun 1973’te Kahire’de ölümüyle mülga saltanatın varisi denebilecek “padişah oğlu şehzade” de kalmamıştır.

    Bu gerçekler ışığında Osman Ertuğrul’un ölümünün ardından oluşan bilgi karmaşasını düzelmekte yarar var. Ailenin aydın, saygın bir bireyi ve en yaşlısı olan II. Abdülhamid’in torunu, Şehzade Burhaneddin’in oğlu Osman Ertuğrul Osmanoğlu, son veliaht olmadığı gibi, padişah oğlu olmadığından mülga tahtın varisi de değildi. Kaldı ki böyle dava güden Osmanoğlu da olmamıştır.

    Faydalanılan Kaynaklar
    NTV Tarih dergisi
    “Osmanlı Hanedanı dört kıtada yaşıyor". Milliyet Gazetesi 15 Temmuz 2010 "'Osmanoğulları'na insanlık şehadet edecek'". Zaman Gazetesi 27 Eylül 2009.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      bilgilendim panpa ama iNSAN OKUYACAK BUNU AMK !!!
      ···
    2. 2.
      0
      :D oku a.k merak ediyorsan
      ···
    3. 3.
      0
      okudum kardeşim copy paste'ne sağlık :D
      ···
    4. diğerleri 1
   tümünü göster