Göktürklerden Osmanlıya kadar kurulan bütün Türk devletleri ordu-millet anlayışını esas almış ve buna göre yaşamıştır ve bu yüzden savaşlarda tecrübeli ve eğitimli ordulara sahip olmuşlardır. Fakat o dönemlerde elde edilen başarıların tek sırrı bu değildir. Aynı zamanda dönemin önde gelen teknolojilerini de elinde bulundurmuş ve bunları kullanmayı iyi öğrenmişlerdir ok ve yaydan tutun ilk toplara hatta astroloji ve bilime kadar. Ayrıca devlet yönetimleri adalet üzerine kuruludur ve adalet önünde herkes eşittir. Devletin asıl görevi milletinin iyi olmasıdır eski Türk devletlerinde. Bu görevi gerçekleştirirken işgal ettikleri topraklarda gösterdikleri iyiniyet ve yardımseverlik de işgal edilen yerlerdeki halkların devlete karşı tavır almasını engellemiş hatta devlete sempati duyulmasına neden olmuştur. Bunların bütünü olarak dönemin güçlü devletlerinden olmuştur Türk devletleri.
Şimdi elinizi gibinizden çekip vicdanınıza koyun ve bu saydıklarımın kaçına sahibiz söyleyin. Milletini aç bırakıp kendi keyfine bakan milletvekilleriyle, kazandıklarıyla gözü doymayıp servetini katlamaya çalışan ve bunun için usulsüzlük yapan iş adamlarıyla, çözümün din olduğunu iddaa eden ve dua etmekten başka hiçbir işe yaramayan cemaatlerle, Atatürk ün devlet ve sosyal alandaki düşüncelerini bilmeyen ve ancak anma günlerinde ve bayramlarda hatırlayan 'aydın!' gençlikle, kurmayları görevden alınmış, hatta hapishanelere atılmış deneyimsiz eğitimsiz bir orduyla, 'Ne mutlu Türk'üm diyene' sözünü anlayamamış ve bu yüzden de ırkçı bulan kendi devletini kurmaya çalışan bir terör örgütüyle, asgari ücretle evini çocuğunu geçindirmeye çalışan bireylerle, tüketim hastalığına yakalanan 'Popüler Kültür' özentileriyle biz ancak internetten kazanırız bu savaşı. Gerçekçi olun gençler.