0
Şubatın soğuğunda tanıdım ben büyük ihtimalle onu. Belki küçücük bir park köşesinde, belki sinemanın en arka koltuğunda, belki de inciraltı sahilinde o soğuktan titreyen sesinde ama en çokta günün sonunda başka birinin dudaklarına kendimi bıraktığımda sanırım. Sadece Şubat olduğuna eminim, hepsi bu. Korkusuzdu, kayıpsız atlatabilirdi ya da bir çırpıda boğabilirdi koskoca bir şehri metaneti ile. Ruhumu alsa hak verebilirdi sanırım o an Melitos ve Anytos ve hatta beraat kararına imzalarını atarlardı nefsi müdafaa sayarak bu yaptığını ama ilk defa görüyordu bu büyük şehir böyle bir sessizliği. Ben koskoca bir hayalet şehri böyle karşıma aldım işte. Onu tanıdığım gün, tüm şehir küstü küçücük bir adama. Oysa kararmışlığın kenarından bile geçmediğini düşünürdüm o sıralar içimin. Çünkü ellerim henüz bulanmamıştı kana, tanışmamıştı jiletler bileklerle, tanıklık etmemiştim görebileceğim en acımasız sahnelere. Griden hallice ama beyazı unutmamışken küstü işte bu şehir bana ve ben koca bir şehir bana küstüğünde tanıdım onu. Tanıyabileceğiniz en masum insan ve belki de tarihin film sahnelerinde gördüğünüz en cani karakterlerden bile daha azgın bir intikamcı.