0
Lise ikinci sınıftayım o zamanlar. Eve sabaha karşı girdim. Tabi annem uyumamış beni bekliyor. Gözleri kıpkırmızı olmuş. Kapıyı açtı; başladı bağırmaya.
"Neredesin sen çocuk ? Okula gittim, çıktı dedi okuldaki hademe. Fırat'ın evini aradım 'okulda beşinci dersten sonra görmedim Şahin'i teyze', dedi. Okulun etrafındaki tüm cafelere gittim; seni tanıyan, gören biri çıkar diye ama onlar da seni görmemiş. Hastaneleri aradım, ismini bıraktım. Polisi aradım. Herkesi ayağa kaldırdım. Kimseden ses yok. Aklıma o kadar çok şey geldi ki çocuk. Bu yaşıma kadar ben bu kadar ağlamadım oğlum, sen nerdeydin bu saate kadar çabuk söyle?"
"Anne açıklaya... "
"Sus Allah belanı vermesin senin."
"Anne lütfen dinler mi... "
Yine yarım kalan cümlem annemin tokatlarıyla tamamlandı. Dimdik durdum karşısında. Ben yıkılmadıkça daha da hırslandı daha fazla vurmaya başladı, inatla düşmedim. Gözlerinden çok korktuğu belliydi. Korktuğunuzda bazen en sevdiğinize bile zarar verirsiniz bilinçsizce... Bir ara dudağımın patladığını hissettim. Ona fark ettirmemek için dudağımı ısırdım, kan yuttum. Beş altı dakika sürdü bu böyle. Yorgun düşmüş olacaktı ki durdu.
"Bitti mi anne?"
"Ne bitti mi ya ? Sen benim bugüne kadar ne çektiğimi bilmiyorsun sanki çocuk. Niye böyle umursamaz oldun sen? Beni burda neden perişan edersin söylesene?"
"Anne bitti mi? Gidip yatmak istiyorum."
"Git defol. Ama sabah oturup konuşacağız böyle ucuz kurtulamazsın. "
Ucuz kurtulmak... Bunu duyunca istemsiz gülümsedim, dudağımın kenarından kan sızdı. Sağ elimde sildim. Banyoya gittim yüzümü yıkadıktan sonra odamdaki divana uzandım. Tavanı izlerken uyuyakaldım. Sabah her sabah olduğu gibi uyandırdı annem.
"Kalk hadi. Anlat bana n'oldu ?"
" Vuracaksan peşin peşin vur da öyle anlatayım. "
"Çabuk anlat dedim sana."
"Okuldayken müdür yardımcısı, Dilek'i odasına çağırdı. Annesini hastaneye kaldırmışlar. Apar topar çıktık okuldan. ikimizin cebindeki paraları birleştirip taksiye bindik ve hastaneye gittik hemen. Hastaneye geldiğimizde doktor Dilek'e annesinin üçüncü evre akciğer kanseri olduğunu, herşey için hazırlıklı olmalarını ve annesi için artık çok umudun kalmadığını söyledi. Tüm gece yanında kaldım ben de. Bir ara doktor annesinin yanına girmesine izin verdi. Odaya girdi ve annesinin yanındaki sandalyeye oturdu, annesinin üzerine kollarını koydu ve ağlamaya başladı. Ben odanın penceresinden öylece izledim onu. Ona 'benim evde bir annem var beni merak eder gitmeliyim' diyemedim. Bir süre sonra zaten uyuyakaldı o da içerde. Ben de eve geldim. Tabi cebimde beş kuruş para kalmadığı için hastaneden buraya yürümek zorunda kaldım. işte hepsi bu."
Annem saçlarımı okşadı, gözünden iki damla yaş düştü ama belli etmemek için yüzünü çevirdi -biz ana oğul birbirimizi daha çok üzmemek için acılarımızı belli etmemeye çalışsak da, ikimiz de acılarımızı ezbere bilirdik. Sonra uzandı alnımdan öptü ve dedi ki:
"Ah be oğlum, sen neden bu kadar çabuk büyüdün ?"
Gerçekten, ne ara bu kadar çabuk büyüdün ki...
Tümünü Göster