+3
hoyratça:
"burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!
dostça: "yana yatmaz mı,
senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?"
tarifle: "burun değil bir kere, coğrafyada
böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!"
mütecessis: "acaba neye yarar bu alet?
makas kutusu mudur, divit midir izah et!"
zarifâne: "kuşları sevdiğiniz besbelli!
yorulmasınlar diye yavrucaklar, temelli
bir tünek kurmuşsunuz!"
pür neş'e: "birader, şu koskocaman burnunla tütün içince, komşu
"yangın var!" demiyor mu?"
müdebbir: "aman yavrum,
bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum!"
müşfik: "yaptırın ona küçücük bir şemsiye,
yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!"
alimâne: "görmüştüm aristophane'da belki
hippocampelephan tocamélos adındaki hayvanın
burnu gayet büyükmüş! sen ne dersin?"
nobran: "zaten bilirim, sen misafir seversin,
bu, şapka asmak için ne mükemmel bir icat!"
şairâne: "ey burun! bütün cihana inat,
seni baştan aşağı nezle etmeye kaadir
tek rüzgar bulunamaz, karayel istisnadır!"
hazin: "bir de kanarsa, kızıldeniz, ne belâ!"
hayran: "lavantacıya ne mükemmel tabela!"
safiyâne: "abide ne günleri gezilir?"
hürmetkârâne: "beyefendi kibarsınız muhakkak,
yoksa imkânı var mı cumba sahibi olmak?"
köylü: "vış anam! bu ne? bilmem guş mu balıh mı?
yoksa bir tohuma gaçmış salatalıh mı?"
sivri akıllı: "bunu tombalaya koymalı!
kim elinden kaçırmak ister böyle bir malı?"
ve hıçkıra hıçkıra, nihayet, pyrame gibi,
"bu ne felâket! bu ne musibettir yarabbi!