ilkokul 4 e filan gidiyorduk o zamanlar. yaz tatiliydi. tatilde tatil kitabı olurdu ya hani kırmızı böyle kalın onunla vakit geçir derdi bizimkiler. ama ben rahat durmazdım. sokakta sürterdik. bizim komşu var rasim amca kayısı bahçesi var bu adamın. işte bi gün oraya gittik kayısılara daldık. en az 1 er kilo yedik. sonra çekirdeklerini kırıp yedik. neyse ertesi gün oldu. tabi kayısılar bal gibi tadı damağımızda kaldı. ama bu sefer başka bir şekilde denicez amk akıl ya işte. markete gittik hatırlarsanız hani dondurma külahında kaymak satılırdı. üstünü renkli alimimyum folyoyla kapatırlardı. işte ondan aldık 3 er tane. kayısı bahçesine gittik kaymakları açtık kayısılarıda aldık kayısıları ortadan ikiye ayırıp arasına kaymak koyup yiyoruz. ama çok güzel oldukdu amk. sonra kaymak benim tuvaletimi getirdi. ben gidiyim bi sıçayım dedim. sonra gittim. oturdum ıkındım. ulan milletin bağırsaklarını çalıştıran kayısı beni kabız etmiş çıkmıyor. zar zor ama çok zorluyorum biraz çıktı. ama mümkünü yok gerisi gelmiyor ama hissediyorum kol gibi amk. baktım bizim çocuklar folyoları kayısıları kaymakları havaya fırlatmış kaçıyor. sonra ne oluyor lan diye baktım rasim amca geliyor dıbını skim. kaçıyım dedim ayağa kalkamadım. zütte kol gibi tak afedersiniz. kalkamıyorum. ağlamaya başlıyorum hem acıdan hem korkudan. sonra rasim amca yanıma geldi kulağımı tuttu kalk lan ayağa deidi. amca kalkamıyorum dedim. kalk lan dedi gebertcem şimdi seni dedi. amca kalkamıyorum zorlama dedim. ensemi filan tokatları rasim amca. ama yusuf yusuf atıyorum. sonra rasim amca durumu anladı herhalde seninle sonra görüşcez diyip öteki binleri kovalamaya gitti. sonra ben akşam yiyeeğim dayağın vverdiği karın ağrısıyla bir hamlede bırakıverdim ne var ne yok. ama kafadan yarım saat geçmişti. sonra eve gittim babamdan bi azar annemden bi kaç terlik darbesi yiyip yatağa gittim. hala unutmam amk bi rasim amcadan bile kaçamamıştım.