Rüyamda kovboy kızla seviştim, kilisede. Saloon da tanıştık, ben poker oynuyordum masada üç beş gereksizle. o attan indi, içeri girdi çizmeleriyle, herkes sessiz.bar taburesine oturur oturmaz birası durdu kayarak önünde. yarısını içti bir dikişte. ağzını sildi beyaz gömleğinin pantolonuna en yakın yeriyle. armut göbeğini, bembeyaz teninin yansımasını gördüm masamdaki ihtiyarın göz bebeğinde. floş diye açtım kağıtları. herkese benden bu gece diyip patır kütür ayağa kalktım. oralarda sevilen bir adamdım.

Otelime doğru ıslık çalıp yalpalarken, çaldığım şarkıya eşlik etti sözleriyle, beyaz boyalı kilisenin önündeki sandalyede. üst üste attığı bacağını sallıyordu ritme uygun.

durdum. Ona doğru dönüp uzunca baktım.

-o kadar güzel olmasan ben daha orda dururdum dedim.

Cevap vermedi.

-bu kadar güzel olmasan şimdi otelimde uyurdum dedim.

Ayağını sallamaya devam ediyordu.

Bende başka bişey söylemedim. kaç savaş kazandığını hatırlamayan mareşalmişim gibi yanına yürüdüm.diz kapaklarımı diz kapaklarına dayadım. bana bakmadı. çenesinden tutup başını kaldırdım yukarı. gözlerinin beyazı inanılmazdı. çenesi sivri, bakışı davetkardı. ısırarak öptüm dudağını ve tekrar gözlerine baktım geri çekilip…gözlerini sinirle kıstı biran ve ayaklarını belime, ellerini boynuma dolayıp yükseldi çok sert. kiliseye yürüdüm toplam dört adım. gözlerinin beyazında ay ışığının mavisi parlıyordu…

işte bu tam beklediğimdi…tüm heyecanlı zamanlarını kaçırdığım dünya, başrolü bu kez bana verdi. rolümü oynamadım yaşadım.o da öyle delicesine. sonra gibtirdim gittim.o da öyle gibtirip gitmiştir.daa da birbirimizi görmedik. zaten görseydik bir anlamı kalmazdı.