Uzun bir süre zihnim bulanık bir şekilde yolu izledim. içeride ses kesilmişti herkes uyumuştu. Üzerimde uykusuzluğun verdiği yorgunluk vardı yavaştan sızmaya başlamıştım. Uykuya dalarken zihnimde o ses yankılanıyordu daha zamanı değil. Karşımda gideceğimiz oteli vardı. Orada beni çeken bir şeyler vardı. Bir yanım oradan uzak durmamı söylesede onu dinlemekte gelmiyordu içimden. Otel yanıyordu. Dışarda küçük kız oturmuş ağlıyordu. Yanına gidip oturdum. Yüzüme baktı. Neden ağlıyorsun dedim. Korkuyorum dedi, buradan korkuyorum. içimdeki sesin kaynağı bu küçük kız mıydı? Oraya gitmemi söyleyen. Kulağıma otelin içinden insan sesleri geliyordu. Bu sefer cinlerin sesi değildi bu. insanlar çığlık atıyorlardı. Başağı gördüm, yanında yüzlerce çarşaflı ve uzun saçlı o varlıklardan vardı. Otelle birlikte onlar da yanıyordu. Rüzgar küllerini savuruyordu. Birden şiddetli bir çarpma sesiyle uyandım. Yol çok karlı olduğundan araba kaymış ve kenardaki kar birikintisine çarpmıştık. Saat yine 3tü şaşırmamıştım. Benim dışarı çıkmamı istiyorlardı. Sanırım bendede onlara ait olan bir şey vardı. Arabayı süren adam bize döndü zaten geldik sayılır bu yolu takip edersek yarım saate ulaşırız otele dedi. Kabul ettik eğer beklersek çok vakit kaybedecektik. Yarım saat yürümek hiç birimizi öldürmezdi. Çıktık araçtan başladık yürümeye. Ormanın içinden sesler geliyordu. Teale huna diye sesleniyordı bana. Oraya gitmek istiyordum. Ama otel karşımdaydı. Biz yürürken o çarşaflı ve uzun saçlı iğrenç yaratıklar ormandan çıkıp bize katılıyorlardı. Hep birlikte otele doğru yürüyorduk. Arkamı dönüp baktığımda hepsini arkamda gördüm. Otele ulaşmıştık. Otelin müdürü ihsan Bey bizi karşılamak için yanımıza gelmişti. Biz otele girerken dönüp arkamı baktım hepsi orada durmuşlardı. Kapının önünde beni bekliyorlardı.