1. 1.
    0
    karanlıktı... her yer karanlık... tuvalete bile gaz lambalarıyla gidiyorduk...

    kocaman bir lüküs ün önünde ağını onarıyordu dedem. yengelerimden biri de çocuğuna fasulye yediriyordu. karanlıkta eziyordu fasulye tanelerini kaşığının ucuyla. ekmek parçasıyla karıştirarak yediriyordu kuzenlerimden birine. hangisi olduğunu bile göremiyordum.

    bu karanlık her akşam vardı.

    elektrikler kesildiği için değil ... henüz hiç gelmediği içindi bu karanlık. gündüzleri elektriğin ne zaman geleceğini konuşuyordu işinden evine dönen işçiler. falanca köye gelmiş diyerek kıskançlık yapıyorlardı. her birinin belinde tabancası vardı. ve kemerlerinin ön kısmında bir hamsi gibi sallanan keskin mi keskin katlanır çakıları.

    karanlıkta da kesiyordu bu çakılar. bu amcaların armutu mücevher işler gibi soyduklarını görmüştüm. çakılarının keskinliğinden mi amcaların maharetinden miydi acaba bu sanatın kaynağı. babam da onlar gibi armuT soyabiliyor muydu karanlıkta.
    ···
   tümünü göster