0
gecenin devamı:
bekaretin giderilmesinden sonra yıkanılır, kurulanılır, hava serinse eşler üzerlerine hafif de olsa bir şeyler alır ve kendileri için hazırlanmış olan şeyleri yiyip içerken birbirlerini daha iyi tanıyabilmek için söyleşiye devam ederler.
aradan geçecek olan zaman süreci, onların yeniden birbirlerini arzulamalarını sağlayacaktır. kimi görüşe göre zifaf gecesi, bekaretin yırtılmasından sonra cinsel ilişkiye devam etmek doğru değildir. ama kanama sonunda acıma duyulmuyorsa, eşler cinsel ilişkide bulunmayı sürdürebilirler. bedenî ve ruhî rahatsızlıklara sebebiyet verilmemek için zifaf gecesi bir ilişki ile yetinimesi daha uygundur.
zifafta kadının gözetilmesi:
gayr-ı müslim araştırıcıların yaptıkları araştırma sonuçlarına göre, cinsel tatmîne eremeyen kadınların sayısı oldukça yüksektir.
bunun sebebi kadınlarla yeterince sevişilmeden önce ilişkiye girilmesi, erkeğin erken boşalması ve kadın orgazm olmadan önce erkeğin ayrılmasıdır.
allah'ın resulü hz. muhafazid (s.a.v.) de sözlü ve fiilî sünnetiyle mü'minleri cinsel ilişki öncesinde sevişmeye teşvik buyurmuştur.
"üç şey cefadandır; kişiye pek ağır gelen, sevgiyi gideren üzücü davranışlardandır.
a- kişinin dostluk kurduğu kimsenin adını ve künyesini bilmemesi,
b- kendisi için ziyafet hazırlayan din kardeşinin davetine katılmaması,
c- kocanın yöneldiği nükteler ve öpüşmeler olmaksızın eşler arasında cinsel ilişki olması.
sizden hiç biriniz eşiyle hayvanlar gibi (sevişmeksizin) birleşmesin." (feyzü'l-kadîr: 5/90)
kadınların büyük çoğunluğu, gerektiği şekilde sevişilmeksizin cinsel işleme başlanması, erkeğin boşalır boşatmaz çekilmesi sebebiyle orgazm olamamaktadırlar.
hz. peygamber (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur:
"sizden biriniz karısıyla cinsî münasebette bulunduğu zaman onu tatmine erdirecek şekilde sevişsin.
karısı sükunet bulmadan kendisi boşaldığı zaman karısı orgazm oluncaya kadar (vücudunu ayırmakta acele etmesin), eşinide aceleye yöneltmesin." (feyzü'l-kadîr: 1/325. (hn:548-9).)
bu hadisten ve benzerlerinden yararlanan bazı i̇slam bilginleri şu görüşü belirtiyorlar: "erken boşalan ve bu sebeple eşine tatmin olacağı süreyi kazandıramayan kişinin boşalmayı geciktirecek tedavi uygulaması sünnetin ruhuna uygun bir davranış olur."
cinsel tatminsizlik kadının hem dünyası hem de ahiretine zarar verecek bir durumdur.
vücudun tabî bir hakkı olan sükünete kavuşamamasının doğurduğu kırgınlık ve sinirsel çözülme, kadının dünyasına yönelik zarardır. haz duymadığı için kocasının arzularına anında ve gereğinde icabet etmemesi ve bu yüzden allah'ın ve meleklerinin la'netine uğraması da ahiretine yönelik zarardır.
i̇mam gazali, i̇hya-u ulumi'd-din adlı eserinde şöyle der:
"koca cima edip boşaldıktan sonra vücudunu zevcesinden ayırmakta acele etmemeli, onun da boşalmasını ve sükunet bulmasını beklemelidir. zevcenin geç orgazm olması durumunda erkeğin onu beklemeden acele davranması kadına eziyet verir. birlikte orgazm olmak ise kadın için daha lezzet vericidir." (i̇hya ulumid-din, i̇mam-ı gazali, c,2, adabü muaşeret bölümü.)
* cinsel birleşmede erkek, normal yoldan (çocuğun geldiği yerden) olmak kaydıyla istediği şekilde hanımıyla temas edebilir. nitekim, "kadınlarınız sizin tarlanızdır. tarlanıza dilediğiniz şekilde gelebilirsiniz" (kur'an-ı kerim, bakara: 223) buyurulmuştur. "dilediğiniz şekilde"; yani yüzüstü, sırtüstü, yan yatarak veya ayakta... (hangi şekilde olursa olsun, ilişki normal yoldan olmalıdır. aksi takdirde livata fiili işlenmiş olur ki bu büyük günahlardandır. nitekim allah teala lut kavmini bu günahı işledikleri için helak etmiştir).
bu hususta daha başka birçok hadis vardır. onlardan iki tanesini nakletmekle yetineceğiz.
a) hz. cabir şöyle anlatmaktadır:
"yahudiler kişinin, hanımıyla onu yüzüstü yatırarak temas etmesi halinde -ki bu çocuğun geldiği yoldan olsa bile- doğacak çocuğun şaşı olacağına inanıyorlardı. onların bu uydurmasını reddetmek maksadıyla; "kadınlarınız sizin tarlanızdır. tarlanıza dilediğiniz şekilde gelebilirsiniz" (bakara: 223) ayeti nazil oldu. o zaman hz. peygamber (s.a.v.); "normal yoldan olduktan sonra, dilediğiniz şekilde hanımınıza yaklaşabilirsiniz" buyurmuştur. (buhari. müslim. nesai.)
b) i̇bn abbas rivayet etmektedir:
"ensar daha önce putperest idi. yahudiler ise kitap ehli olduklanndan kendilerini ensar'dan (evs ve hazrec kabilesinden) daha bilgili görürlerdi. nitekim bu nedenle medineliler de birçok işlerinde onlara uyarlardı. yahudiler hanımlarıyla onları bir yana yatırarak münasebette bulunurlar ve kadının mahrem yeri örtülü olurdu. nitekim ensar da bunu onlardan öğrenmişti. kureyşliler ise hanımlarını açık-saçık bir şekilde yatırır; sırtüstü, yüzüstü ve mümkün olan her şekilde temas ederlerdi. muhacirler, medine'ye geldiklerinde, muhacirlerden bir müslüman, ensar'dan bir kadınla evlendi ve kendi adetlerine uygun olarak münasebette bulunmak istedi. ancak hanımı bu adeti hoş görmeyerek itiraz eti ve ona; "bizim adetimiz yan üstüdür. sen de ya böyle yaparsın ya da benden uzaklaşırsın" dedi. bu mesele, hz. peygamber'in (s.a.v.) kulağına gidecek kadar büyüdü. i̇şte bunun üzerine, "kadınlarınız sizin tarlanızdır. tarlanıza dilediğiniz şekilde gelebilirsiniz" (bakara: 223) ayeti nazil oldu. (ebu davud. hakim. beyhaki.)
gerdekteki kabalığın kadında yaptığı tahripler:
i̇lk cinsel ilişkinin kadın ve erkeklerin duygusal yapısında ne kadar derin etkiler yarattığı bilinmektedir. burada yine dr. steekel'in anlattığı bir vakayı örnek olarak almakla yetiniyoruz. steekel'in anlattığı olay şudur:
"36 yaşında bir kadın, 14 yıldır, başlangıçta sırtının alt kısımlarında, bir yıldan beri de karnında olmak üzere şiddetli sancılar çekiyordu. yaptığım muayenede, hiçbir organik rahatsızlık bulamadığım için, ağrıların duygusal kaynaklarını araştırmaya başladım. dikkate değer bir sonuçla karşılaştım: bu kadın, nevrotik bir adamla evlenmişti. adam, evlenmeyi, sevgi yüzünden değil, yararlanma düşüncesiyle yapmıştı ve asıl sevmekte olduğu başka bir kadınla evlenmediğine sonradan pişman olmuştu. kadın belindeki ağırları ilk defa gerdek gecesi hissetmişti. zaten kocasının pek soğuk tavırları arasında yapılan ilk cinsel ilişkide sancı duymuş, üstelik kocası korkunç bir münasebetsizlik daha yapmıştı. beni aldattın, sen bakire değilmişsin diye bağırmıştı. kadın sonraları bu acıyı hemen tamamıyla unutmuştu. ve ondan hiç bahsetmiyordu. fakat hissettiği sancılar, ilk ilişkide ki o soğukluluğun doğurduğu sancıların ve bunun üzerine gelen o korkunç sözden duyduğu acının yerleşip kalmış bir şeklinden başka bir şey değildi. bu kadın, tıpkı ilk gece olduğu gibi, ondan sonraki evlilik yaşamında da cinsel açıdan soğuk kalmıştı. kızlığından şüphe eden kocasını hiç affetmemişti, affedemiyecekti. i̇şte, ilk gecenin oluşturduğu bir cinsel soğukluk tablosu!.."
kadın, kendini ilk teslim ettiği erkeği hiçbir zaman unutmaz. eğer kadın bu ilk macerada tatlı heyecanlar yaşamışsa o erkeğe kalbinin içinde daima sevgi dolu bir köşe ayırır. bu ilk zevk, kadın için unutulmaz bir şeydir ve kalbinde ilk aşkın unutulmaz izleri kalır. hatta o adamın sonradan kendisini hayal kırıklığına uğratsa bile, o kadının saadetini yıksa bile, hatta o kadın başka bir erkeği sevse bile, ilk hatıra kalbinin bir köşesinde daima yaşar.
kocanın ilk gece kadına karşı davranışı, aşkın sırlarını ona tanıtırken takındığı tavır, onun çekingenliğini ortadan kaldırmak için kullanacağı şeyler çok önemlidir. sonradan hayal kırıklığına uğradıkları halde bile, ilk gecede kendilerine çok iyi davranmış olan kocalarına karşı minnettarlık duymakta olduklarını söyleyen kadınlar çoktur. buna karşılık bir kadın, ilk gece kocasının acemice tavırlarını, zorbalığını, kabalığını da hiçbir zaman unutmaz. hele cinsel yaşam hakkında bilgisiz ve anlayışsız kadınlar, ilk gece iktidarsızlık gösteren erkeği daima biraz küçük görecek, ona daima alaycı bir gözle bakacaktır. eğer erkek acemilik göstermişse, kadının kendisine karşı göstereceği saygıyı kaybedecektir. eğer erkek çok kaba davranmışsa, karısının sevgisini kaybede
Tümünü Göster