neyse anan aşağı babam yukarı 4-5 saat şirkette iş ile ilgili detaylar planlar projeler incelendi. şirketteki binler uzaydan element getirecekmiş güya yaşam kaynağı filan bulmuşlar bir gezegende. bi asansöre bindirdiler yok böyle bir şey amk. yaklaşık 2-3 saat aşağı inmeyi beklemişimdir. nasıl o kadar derine girdiyse huur çocukları. aşağıya indik lavuk burdan sonra yalnız ilerle bizim iznimiz yok dedi istasyon gibi bir yerde bıraktı beni. amk koskoca şirketin altına tren hattı yapmışlar amk. trene bindim mal gibi tek başıma gidiyorum. giderkende sağı solu izliyorum hatunun biri etrafı filan tanıtıyor hoparlörden. seside içimi eritiyor o derece yani elim gibimde sağa sola bakıyorum filan. en sonunda köprü gibi biryerde durdu tren indik amk çirkin bir herif geldi trenin kapıyı açtı. allah günah yazmasında bu sokağa çıksa insanlar buraya göç eder amk. neyse açtırdım kapıyı filan iyi hoş. bir baktım içerde masada bizim erhan çavuş var. askerlikten arkadaştı. sürekli sigaraları çalardı huur çocuğu. gittim yanına konuştuk sohbet ettik. acısını çıkarayım sigaraların dedim baktım binin yanda kocaman bir kırmızı buton var buna bir bastım şirket inliyor amk. acil durum alarmıymış. kaçtım ordan sonra haberi geldi huur çocuğunu işten atmışlar. bi çay içiyim diye mutfağa gittim. ilahiyat mezununa benzeyen lavuğun teki mikrodalga fırına kahve koymuş rastgele tuşlara bastım kahve patladı amk. arkadan ingilizce bir şeyler sözledi lavuk ama anlamadım. benim zamanda lisede 2. dil fransızcaydı amk. çay yokmuş burda amk çaysız hayatmı olur. çıktım bi helaya gidiyim dedim amel olmuşuz amk altımıza sıçmayalım. tam o sırada içerden huur çocuğunun teki tuvalet kağıdı istedi.