-
126.
+46Benim ailem beni terk etmişlerdi, bende kendimi yetimhanede bulmuştum.
Ailem kimdir, nedir, necidir hiç bilmiyorum...
Yaşıyorlar mı? Öldüler mi? Neredeler? Ne yapıyorlar?
Beni bıraktıkları için pişman oldular mı?
Pişman oldularsa, beni hiç aradılar mı?
Çocuk aklı ile bu tür şeyleri hep düşündüm, çok düşündüm.
Bazen sabahlara kadar ağlayarak, gözlerimden yaş gelmeyene kadar ağlayarak çok düşündüm.
Hep gelecekler diye odanın camından giriş kapısına baktım.
Hiç gelmediler...
Ama hep bir umut bekledim...
Aklımın yettiği o günde, dünde bugünde yarın da hep bir umudum vardı.
O zamanlar…
Yıllar sonra gerçeği kabullendim, bende diğerleri gibi, Tarık gibi…
Tarık'tan önce gelmiştim ben..
Az çok hatırlıyorum o günleri, Tarık'ın gelişini...
Ben 5 yaşındaydım o zamanlar, Gözde abla kucağında bir çocuk ile geliyordu. Biz o ortama, o düzene biraz alışmıştık. Anne baba sevgisinden mahrum büyümeye... Tarık ağlamaktan kendini harap etmişti, odaya girdiğinde odanın her bir yanını "annee!" diye bir ses kaplamıştı. Tarık annesini istiyordu, korkuyordu ve anne diye ağlıyordu. Yatağına oturdu kapıdan girdikten sonra soldan üçüncü yataktı...
içindeki korku gözlerinden belli idi.
Korku ve merak ile saf saf odaya bakıyor, bize bakıyordu ağlayarak, "anne! anne!" diye.
Gözde abla sakinleştirmeye çalışıyordu.
-Annen gelecek Tarık, dedi Gözde abla. Bana ve diğerlerine söylenen masum yalanı Tarık'a da söylemişti.
Gözde ablanın o sözünden sonra Tarık sakinleşti.
Pürdikkat ben ve diğerleri onu izliyorduk, Tarık'ın kaşının üzerinde bir iz vardı, kabuk tutmuş yeni yeni iyileşmeye başlamış bir iz hem de.
O iz yıllarca eşlik etti ona.
O kazayı, her aynaya baktığında hatırlattı o iz, Tarık da hatırladı zaten.
başlık yok! burası bom boş!