çok garip ve beni derinden etkileyen bi durum lan bu.

amerikanın şehirlerinde yada küçük kasabalarında iki katlı evler olur filmlerden böyle biliriz, başka ülkelerdede olabilir tabii neyse. bu evlerin çatısında bir göz oda bulunmaktadır ayrıca ufak, küçük yuvarlak penceresi olan bir oda. tek kişilik yatağın zar zor sığdığı yatak haricinde kalan alanında ancak adım atmaya müsait olduğu odacık.

işte olay tamda böyle bi ortamda cereyan etti. çatı katındaki o küçük odada. uzun zamandır görüşmediğim, zamanında çok hoşlandığım ama utangaçlığımdan ötürü bi türlü açılamadığım kız rüyamda belirdi. iki arkadaş gibi oturup durmaksızın konuşuyoduk, dertleşiyoduk, gülüşüyoduk, uzaktan gayette yakışıyorduk.

sürekli benden sigara istiyordu, normalde sigara içmeyen bir kız. "odayı sis kapladı duman yüzünden" dedim gülerek. " eğer ileride aramız bozulurda görüşmeyi kesersek senin sigaraya başlamana sebep oldum diye arkamdan sövmezsin öyle değilmi?" diyede ekledim sigarayı uzatırken. ne cevap verdiğini hatırlamıyorum. bişeyler demişti.

uykusunun geldiğini söyleyip duvar dibine geçti ve yastığa yüzünü beni görebilcek şekilde yatırıp bakmaya başladı. arkadaşlık ilişkimiz hiç bozulmamıştı sapmamıştı çizgisinden ama. rüya denilen olgunun mucizevi kusursuz mükemmelliğinden olsa gerek bi kaç olağan üstü hisse, güce özelliğe sahip gibiydim. farkediyor, hissediyordum.

ve birden bire yerlerimiz değişti ben onun tarafında o benim tarafımda yatıyodu. duvar dibindeydim. yüzü koyun bi şekilde uyumuştu yerlerimizi nasıl olduğunu anlayamadığım bi şekilde takas ettiğimizde.

sanki yanımda peri kızı uyuyordu. ben, hayatı boyunca sevgisizlikten piskolojisi bozulmuş intihar düşüncesiyle kafayı sıyırmaya yüz tutmuş yarım akıllı anormal hareketleri bulunan azcık deli, bu gezegende harcandığını düşünecek kadarda akıllı, başka boyutlardan bu dünyaya sürgün edildiğine inanacak kadar hayalperest bir kişiliğe sahip olduğumu düşünürken asla aşık olacağımı tahmin edemezdim. sarıldımmı sarılmadımmı hatırlamıyorum rüyanın devdıbını. sarılmak için can attığımı hatırlıyorum ama. tüm hücrelerim ona sarılmak ve tüm tasalardan kurtulup sonsuza dek sarılır halde kalıp ölüm suyunu o şekildeyken içmek için adeta bana yalvarıyordu. sol tarafımda renginin karanlık olduğunu düşündüğüm heyecan korku ve aşk kokteylinden oluşmuş enerjinin duygunun tüm vücuduma yayıldığını hissettim. hissetmekteyim.

SEVGi kıtlığından olsa gerek bu yoğun duygularımın nedeni. ama en değerli hazinelerdende değerli ve kutsal değilmidir iki insanın sevgiyle aşkla birbirine sarılması? Hangi KUYUMCU paraya dönüştürebilir bu elmastan altından gümüşten değerli insani ihtiyaç olan sarılma, tamamlanma duygusunu, içgüdüsünü?

kötülük insan denilen canlının etrafında, içinde her zaman vardır arkadaşlar. iyi biri olduğunu düşünenler hemen vazgeçsinler o yanılgıdan. içinizdeki kötülüğü tetikleyecek şeyi henüz bulamamışsınız siz. bu kısmın rüyayla alakası yoktu. hayat dersi olsun size bu paragrafımın sonuda başıda.