+22
-24
sibelle mezarlığa geldik. ben bekliyorum kuzum dedi ve ben yolda giderken aldığım çiçek buketini yanıma aldım indim arabadan. inmedende biraz uzaklaşırmısın dedim. anlıyorum peki dedi güler yüzle. bende yavaş yavaş annemin mezarının olduğu adaya yürümeye başladım. annemin mezarının başında her gidişimde 2 saat kalırdım. konuşurdum hep onunla sanki beni duyar ve iyi olduğumu bilmek istermiş gibi. ben iyiyim anne derdim hep. halada gittiğimde ben iyiyim anne derim şu yaşımda olsam bile. ama bu sefer sibelle olan olayları gördüğünü düşündüm. bilmiyorum öbür tarafta işler nasıl. allah baba gösterir mi ama izlediğini düşündüm ve utandım. anne beni affet dedim. neden böyle düşünüyorum bilmiyorum dedim. o an yine oturdum annemin mezar taşının üzerine ağladım. anneme içimi döküp dertleştikten sonra sibelin yanına döndümç gözlerimin kıpkırmızı olduğunu görünce sarıldı hemen. kuzum derdi bana hep. yine kuzum dedi. beş dk sarıldı. hiç bırakmadı. bende bırakmak istemedim zaten çünkü boğulucak gibiydim dünyada. herşey üzerime üzerime geliyodu. birde ngene ağlamaya başladım sibel abla dur falan yapma lütfen dedi. özür dilerim deiyincede ondan değil kuzum üzme kendini bu kadar dedi. tamam dedim gitti bir yerde elimi yüzümü yıkadım yol üzerinde bir restaourantta ymek yemeye oturduk. yemek yemeyi sevdiğimden ve çocuk olduğumdan birden o boğazıma oturan öküz gitti ve aç oklduğumu fark ettim. sibel bitkisel beslenirdi hep vücudunu korumak için. bende kebaplı bir şey demiştim etli falan. yemek yerden ayakları ayaklarıma değiyodu. bundan rahatsız olmadığını fark edince ayaklarına vurdum hep oyun oynar gibi. oda sevidi ve ayağıma vurdu hep. ama ben büyük zevk alıyodum benim tenime değmesinden. yemekleri yiyip eve geçtik ama benim içindeki şehvet giderek artıyodu sibele karşı.