+3
Ameliyattan 2-3 hafta sonraydı artık rahatlıkla yürür hale gelmiştim, pek koşabilecek konumum olduğu söylenemezdi fakat rahatlıkla yürüyor, günlük işlerimi halledebiliyordum. Amaç iyi bir iyileşme için dinlenmem, haftada maksimum 1 gün kendimi yormam yönündeydi. Çünkü: Tam iyileşmem için öyle şart koşmuşlardı, o dönem bu Operatörlerden birinin güzel bir tarifesi çıkmıştı beyler, inanın hangisi hatırlamıyorum. Onun için öğrenci belgesi lazım oldu, ben de okula gittim. Öğrenci belgesini aldım, eski binaların bilirsiniz büyük kapıları ağır olur, bizim kapıda öyleydi. Arkası gözükmez izi belli olmaz bir kapıydı öyle hayvanımsı da büyük dökmeydi, zar zor çekerdi herkes onu zar zor geçerdiniz zaten. Neyse beyler sonuç olarak böyle ağır bir kapıydı. Ben de çektim kapıyı girdim içeri güzelinden gidip bir öğrenci belgesi aldım, müdür yardımcısına imzalattıktan sonra çıkıyorken bizim okulun kapısı dedim ya ağırdır. Dışarıdan çekilerek açılıyor içeriden itilerek, neyse beyler şansa bakın ki, Efe denen pekekent de o gün okula gelmeye karar vermiş kapının da ağır olmasından dolayı kapıyı iterek açıldığını fakat bir türlü açamadığını düşünmüş, bu sırada da şans bu ben de aynı anda içeriden itince açılmıyor diye düşündüm, sonra aklıma geldi kapıyı yağlamadılarsa biraz zorlarsam açılır bir iki sağlam itekleyim dedim, tüm gücü verdim beyler kola omuza, bir ittirdim arkada da Efe ittiriyormuş, güce dayanamadan pekekent uçup yere yapışmış, kapı bir anda rahatlıkla açılınca ben şoka girdim. Bir baktım yere yapışmış bir eleman, burnuna kapı çarpmış burun kanıyor filan. "Kardeşim valla kusura bakma bilerek olmadı" dememle beraber herif elini yüzünden çekti, tabii ben kim olduğunu görünce biraz bozuldum çünkü karşımda Efe duruyordu. Öylece kala kaldık beyler birbirimize baka baka. "Bunu bilerek yaptın it oğlu it, ayı oğlu ayı" diye sövmeye başladı. Kavga çıksın istemiyordum beyler, herif dizime bir tekme atsa allaha havale olabilirdim. "Seni okuldan attırırım, hep Ebrar'la çıktığım için yaptın" dedi. "Özür dilerim kardeşim gerçekten bilerek olmadı" diye ısrar ettim fakat eleman inat etti. "Hayır bunu senin "Ebrar'ın" yannan yannan diye bana yalvardığı için yaptın " diyince. Elemanı tuttuğum gibi duvara savurdum beyler, herifin ciğerleri ağzından çıktı, soluğu kesildi. Sağ yumrukla bir iki defa karnına daha geçirdikten sonra iyice nefes alamamasını izledim. Öylece yere yapışmış, nefes almakta debeleniyordu. Ayağımla kolunun üstüne bastım, tam bileğine. Basılan varsa bilir çok kötü acır, hayattan bezdirir. Sonra da suratına tükürdüm. "Hayır dedim, bunu Ebrar sana yannan yannan diye yalvardığı için yaptım" Ona "Ayı'nın selamı var de, he bir de söyle ona artık Ayı'dan şovalye olmayacağını anladığına sevinmişim, mesut olsun istiyormuşum". Çocuk hiç sesini çıkarmadan dinliyordu. Anlayıp anlamadığını anlamadım "Anladın mı ulan?!" diye bağıra bağıra sordum. pekekent hala hareket etmiyordu, ben de sağ ayağıma ağırlığımı verince bağırttıdım bunu bir güzel "ANLADIM LAN HAYVAN" diye. Beyler, zevk almamalıydım biliyorum ama inanın bunu yaparken çok zevk aldım. Ebrar için ömrümde bir kere daha kavga ettim demiştim, hatırlarsınız, sürç-ü lisan eylemişiz affola sanırım bu ikinci kavgamızdı, fakat bir çok kavgada kendimi de tutmuşluğum var. Eve döndüğümde Ebrar'ı kafamdan silmiştim, çünkü: her ne kadar üzülsemde, Efe haklıydı.
Tümünü Göster