0
Müzik dinledim, film izledim derken bir şekilde gece oldu. Yine beni korku basmıştı, ürküyordum. Yine o sesleri duyacağım sanmıştım. ilginç bir şekilde çabucak uyudum. Fakat uykudayken aynı kolaylıkla karşılaşamadım. Kabus görmüş olmalıyım ki gecenin bi saati irkilerek uyandım. Merdivenden ya da uçurumdan düşer gibi hissedersin ya aynı öyleydi. Küçüklüğümden beri dönemeçli bir merdivenden düştüğümü görürdüm. Ta ki 2 yıl öncesine kadar. Gece gördüğüm kabusu hatırlayamıyordum. Son iki haftadır tüm gördüklerimi hatırlayan ben şimdi kabusumu düşleyemiyordum. Aslında böylesi daha iyiydi. Sabah kabusumu düşünmeyecektim. Gece yeniden uyudum ve alarmımla uyandım. We will rise again! He he yükseleceğiz diye söylendim. Kalkmak zor geliyordu ama her şeyin açıklanacağını düşünerek hevesle hazırlandım. Dışarda muhteşem bir yağmur vardı. Yağmur bana çoğu şeyi unuttururdu. Hele ki here comes the rain dinliyorsam dünya yansa umrumda olmaz. Islanmayı sevdiğim için yanıma şemsiye almadım. Okula vardığımda bahçe bomboştu. Ölüm sessizliği vardı adeta. içeri girdigimde bahçede neden kimse olmadığını anladım. Herkes koridora toplanmış, korku dolu gözlerle bir şeye bakıyordu. Ne olduğunu merak etmiştim. Kalabalığı delerek ne olduğuna baktım. Bütün hocalar oradaydı. Herkesin odaklandığına kaydı gözlerim. Hayır, hayır! Bu olamazdı. Kabustu bu, evet kabustu. Ellerimle gözlerimi kapadım. içimden Ne olur kabus olsun! Ne olur kabus olsun! diye tekrarlıyordum. Gözlerimi açtığımda aynı manzarayla karşı karşıyaydım. Elif kanlar içinde yatıyordu. Söyleyecek laf bulamıyorduk. Bu ne iğrenç bir görüntüydü. Kazık boğazını delip geçmiş, yok etmişti. Hep temiz olan forması kırmızılara bürünmüştü. Daha dün yan sırada oturan Elif şimdi çok uzaklardaydı..