/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 376.
    +8
    Zamanda Son Kapı / KAK -Bölüm 1-

    Son zamana sıçramam gerçekleşmişti. Korkuyordum. Yok olmaktan korkuyordum. Kendi küçüklüğüm zamanda sıçrama mı görmüştü. Bu bir paradox'a sebebiyet verebilirdi. Bir kaç dakika yerime öylece bekledim. Ancak hiçbir şey olmadı. Bu küçüklüğümün bu durumu kaldırdığını mı gösteriyordu ?

    Yaşıyordum. Derin bir nefes aldım. Sona gelmiştim artık. Son bir kapakçık bulma. Sonrasında kendi zamanıma gidip yaşamımı garantiye aldıktan sonra o adamın peşine düşecektim...

    Etrafa göz gezdirmeye başladım. Soluk bir hava. Mermerden taşlar . Ve ileriden gelen bağırışma sesleri. Etrafta gezinen bembeyaz kıyafetli insanlar. Dalgınlığımdan kıyafetlerimi ortama göre uydurmayı unutum gezmeye başladım. Çarşıdaki insanlar bana bakıyordu . Ben ise yavaş yavaş burasının neresi olduğunu çözmeye başlamıştım. Biraz daha ilerledikten sonra karşıma çıkan şeyde burasının neresi olduğunu anladım. Karşımda kolezyum vardı...

    Roma'da idim. Kolezyuma doğru yürürken atlarla birkaç kişi etrafımı sardı. Ve bana kılıç tutarak bir şeyler söylediler. Makinem " Bizimle gel değişik kıyafetli adam " diye çevirdi dediklerini. işte o ara aklıma kıyafet değiştirmediğim geldi. Onlarla beraber kolezyuma girdim. Yukarı doğru çıkıyorduk. O ara gözüm kolezyumun içine takıldı. insanlar kendi kanlarını döküyordu. Ve tüm kalabalık bunu neşe ile karşılıyordu...

    Beni yukarıda bir yere zütürdüler. Bir taht görüyordum. Arkası bana dönüktü tahtın. Ve tahtta oturan adamın kafasında yaprak desenli bir taç. Bu adam o muydu ? Tahttaki adama bana doğru döndü ve bir şeyler dedi... "Ben Sezar. Selamla beni yabancı insan ."

    Adamlarından biri ayağıma vurdu ve eğildim." Kimsin sen , büyücü müsün ? " diye sordu. Kafamı salladım olumsuz yönde. "Öyleyse sen , hangi ülkeden ne amaçla geliyorsun ?" diye sordu. Makineme kendi dilimi onların anlayacağı şekilde ayarla dedim ve konuşmaya başladık...

    -Ben buraya uzak diyarlardan bir şey aramak için geldim yüce Sezar
    -Anlıyorum ... Nedir peki bu ?
    -Gümüşten bir metal parçası...

    Orada bulunan herkes birden gülmeye başladı. Neler olduğunu anlayamamıştım . Sezar sözüne şöyle devam etti.
    -Sen turnuvalarda bu sene ilk defa vereceğimiz ödülü istiyorsun.
    -N... Nasıl olur ? O bana lazım. Onu bana verin...
    -Seni çözemedim. Turnuvalara girmek mi istiyorsun ?
    -Sadece ödülünüzü istiyorum.
    -O zaman turnuvaya girmek zorundasın.
    -Onun yerine senin ölmedi engellesem nasıl olur yüce Sezar ?

    Sezar ve taht başındaki herkes derin bir sessizliği bürünmüştü. Bana şüpheci tavırlarla bakıyorlardı. Artık ciddileşmem gerekiyordu. Sona gelmiştim. Kolezyumda gladyatörlerle yada aslanlarla dövüşecek kadar yiğit değildim. Üvey oğlunun kendisini öldüreceğini söyleyebilirdim. Bu zamanı değiştirirdi elbet. Ancak dinazorları kurtarmam hariç ilk kapıda uzaylıların yaşamasını sağladım , ikinci kapıda ise piramitlerin kurulmasını engelledim. 4. kapıda ne yaptığımı malesef hatırlamıyordum...

    Bu arada kafama bir darbe yedim ve gözlerim karardı. Uyandığımda mahzen gibi bir yerdeydim. Birkaç asker geldi.

    -Sen büyücüsün değil mi ?
    -Hayır değilim ... Sen kimsin
    -Ben Marcus Junius Brutus . Yüce Sezarı deviren insan... Ve buna senin gibi bir soytarının mani olmasına izin vermeyeceğim. Bir şeyler bildiğin belli. Bunu akşama doğru kak'a yem olurken konuşuruz...

    "KAK'ta ne seni lanet olası" diye bağırdım ancak cevaplamadı. Sadece güldü. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Dövüşerek ödülü kazanamazdım. Romanın çöküşüne yakın olduğunu Sezara bir şekilde anlatmaktan başka çarem yoktu. Ve artık her şey kolezyumda açığa çıkacaktı... Ya ölecektim yada başarıyla bitirecektim yolculuğumu... Akşamı beklemeye başladım
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Panpa seni kak'a attırmam korkma o brutusünde amk
      ···
    2. 2.
      +1
      Eyvallah panpa
      ···
   tümünü göster