Sonra bunlar baktım kalkmıyor, ben kalktım. Ben kalktığım gibi parkın içinde öküz gibi öpüşmeye başladılar. Benim de Mehmet Can'ı dövmek içimde kalmıştı, öyle görünce hemen döndüm. Mehmet Can'ın bacağına bıçağı soktum devam ettim yoluma. Gittim eve oturdum, açtım televizyonu izliyorum. Telefon geldi Dilara arıyor, açtım telefonu ama Mehmet Can konuşuyor. Kardeşim ben sana yamuk yaptım, bugün parkta bacağıma bıçağı sokarak sende bana yamuk yaptın, ama ben seni şikayet etmiycem telaşlanma dedi. Kes lan sesini dıbına kodumun çocuğu, istediğin kadar şikayet et ne çıkar ulan bi bıçaktan dedim. Aslında çok şey çıkardı bi bıçaktan beyler, neyse ki dediği şey beni rahatlatmıştı. ister anama ister bacıma söv ben seni şikayet etmiycem ssg. Ama Dilara'yı da bırakmıycam, ben onu senden daha çok seviyorum ve hiçbir zaman da onu aldatmıycam, dedi ve telefonu kapattı. Cebimde biraz para vardı, Kübra'yı aradım. Özür dilerim Kübra dedim, sana yanlış yaptım. O gün öyle bağırmamalıydım, bi ara buluşalım dedim. Şuan ev boş ailem izmire gitti gel buluşalım dedi. Kalktım giyindim, süslendim gittim Kübra'lara. O da biraz para verdi gittim şarap aldım. Oturduk içtik beyler, sabahlara kadar. Kübra benim kafamdandı söylediğim gibi. Her şeyi anlattım Kübra'ya o an. Ne gelip geçtiyse başımdan Esra'ya kadar döküldüm. O an Kübra bana artık sevgili gözüyle, aşık gözüyle bakmayacaktı beyler. Kübra benim o an sırdaşım, arkadaşım, dostum olmuştu. O saatten sonra Kübra'yı birdaha gibmeyecektim, gibmek istemeyecektim. istesem de o vermeyecekti zaten, içtik sabahlara kadar. Sabah 6 civarıydı, hadi uyuyalım artık dedim Kübra'ya. Tamam dedi ve bana yatacağım yeri gösterdi. Sabah 9:30 gibi uyandırdı beni Kübra. Kahvaltıyı hazırlamıştı, çayı demlemişti. Bir güzel kahvaltı ettik, alnından öptüm ve çıktım evden.