Yanlarına geldik baktım sezlongta ruveyda kendi kafasında telefonundan müzik begeniyo melis uyuyo vay aq biz ne heyecanlar yasiyoz bunlar yatiyo diye düşündüm ve acidim bir süre. Yav guneslenirken de uyunur mu, bu melis bi alem dedim ruveyda geldiğimizi gördü bi dogruldu şöyle naptinizya bizi de unuttunuz heralde iyi ki geldiniz dedi. Bekir neler oldu neler dedi. Ruveyda melis merak edip duruyodu anlatirsiniz artık sonra dedi ve arkasına döndü dimi melis.. Melis.. Öldü mü la bu dedi ve pek takmadı gaddar abla. Meliscikten ne istiyorsa sevimli bir kedi gibi uyuyordu. Yanına gittim ve hadi kalk melisciik dedim. Bak uyanmazsan gidiklarim seni dedim ve burnunu gidikladim. Uyandı ve noldu bana ya uyumuş muyum dedi. Gözlerini ovusturarak dogruldu mal mal baktı küçük bir buzağı kadar sirindi. Gülümsüyorduk sonra Bekir, Melis yeterince bronzlasamamis gibi öyle degil mi Emre dedi ben de evet bana da öyle geldi o zaman anlatmayalim dedim. Yaa ama meraklandim dedi dudağını büzdü. Ben de Melis bak hem uykucusun hem iyi bronzlasamamissin hem de meraklısın sana yemekte anlatirim ama şimdi cezalisin dedim. Tamam ya of dedi ayılmıstı biraz ben de bu gece uzun olacak uyudugun iyi oldu hadi kalk hareketlenme dedim kaldırdım el ele tuttuk kuzenlere koşarak suya girdik islandik birbirimize su firlattik sonra çıktık dus alip havlularimiz sirtimizda odamıza doğru yürümeye başladık. Odaya geldiğimizde hava nerdeyse kararmıştı. Hazırlandıktan sonra çıkıp restauranta doğru yuruyorduk. Acikmistik, Bekir gardaş açık büfe dimi hadi kapatalim dedi. Fazla dikkat cekme gardaş dedim gülümseyerek yürümeye devam ettik