Ne arıyorsunuz burada dedi basri. Çok tedirgindim, dizlerimin titrediğini hissediyordum ama belli etmemeliydim. Dayım cevap verdi hemen, düğün öncesi adetlerinize göre ne tür hazırlıklar yapmalıyız, talepleriniz nedir onları öğrenmeye geldik dedi. Beyler allah sizi inandırsın adamın bakışlarından bile bir binlik olduğunu anlardınız. Neyse içeri davet etti bizi. Minderli odaya doğru tam kapıdan giriyordum ki içerideki adamı görmemle beynimden vurulmuşa döndüm. içeride oturan adam, daha bir kaç saat önce akıl almaya gittiğim 2 tepe ötedeki köyün imamıydı. O an zaman resmen durdu benim için. imam aynı imamdı evet ama bu sefer yüzünde çok alaycı böyle sırıtır gibi bir ifade vardı. Ufak bir özet geçiyorum meğer bu sabah konuştuğum çoban da onlardanmış, beni bilerek o imama yönlendirmiş. Bildiğin tuzağa çekilmiştim binler. imam beni kimseye anlatmamam konusunda uyaracak, akşama doğru tekrar o köye gidecez ve işi kimse duymadan bitirecekler oracıkta. O an aklımdan bu düşüncelerle birlikte milyon düşünce geçti. Basrinin elini omzumda hissetmemle irkildim. Boş bakışlarıyla otursana diyordu bana. geçtim oturdum dayımın yanına. artık her şeyi bildiğimi biliyorlardı. Ne yapayım ne edeyim derken aklımda süper bir fikir belirdi bir anda. Basri ve hoca hemen karşımızda yanyana oturuyorlardı. hemen zütümü bunlara çevirdim, osurmam ve çakmağı çakmamla yangın çıkarttım ve ikisini de oracıkta yaktım. Hikaye burada bitti binler. Okuyan panpalarıma teşekkürler