+1
senden arta kalan vakitler de
birkaç nefes yani
öfkeli oluyorum
ışık saçan kokunun
arasında sağnak yağmura tutulmuş
parkalı bir adam olarak
teninin sokaklarında dolaşmak
senin kadınınlığının kutsaliyetini bilirim
ki
amonyak çiçekleri de tanır seni
masalar
alkoller tanır
sen çok yükseklerde
ben zemheri bir kuytunun dibi
kaçık bir serseri
nasıl uyanmak isterse ki
tanrı sıkıp yakasını
atar ya sokağa
işte öyle tut
öyle sık
sende ellerimi
kızıllığın lavdan ne farkı var
bir sigara bir de şarap var
ezilmiş bir üzüm tanesi kadar
mağrur fakat gururlu
çöplüklerin üzerinde uçuşan
bir çift martının gözleri
diplerde boyasız ve mat duvar
o duvarı aştık mı ki
o duvarı aşmak
özlemin bitişi
çiçekler biriktir bağrında
çay ocakları
şiirler
kurşun ve tabancalar
hepsi ne kadar gerçek ve
tuzlu bir avuç su gibi
çay ocaklarında ki serseriler
açık çay seven bir huur gibi
ellerinin soluk ve bitkin renklerinde
sen kitapların arasında
ben sıcak ve nem eşliğinde
şu geceler olmasaydı belki
ne sen kalırdın içinde
ne de hayat denilen şu illet
otursam bir gece karşına
bir kussam ki
hiç bir çelik öyle kararmasa
ben bir hiçim desem
senin büyüklüğünün karşısında
ben bir kimse değilim
senin tek bir nefesin karşısında
benim ne bedemin
ne nefesimim
en ufak bir önemi yok
billahi
senin bir saç telin kadar dahi
önemli değil şu aciz adamın bir ömrü
öyle bir yalnızlık giyinmişiz ki
bin beden büyük gelir üzerimize
ışığın vurduğu duvarlın
kavuşmanın şarkılarının yazılı olduğu
kalbinin o
masmavi duvarı
bir ben mi dokundum sanki
bir ben şarkına dağıldım
bir ben mi gördüm
sende ki o varlığı
her adam bakar senin göğsüne ancak
kaçı görür benim gibi
yalnızca kalbini
sen bir gün
uyandığında yanında bir mutluluk
diğer oda da ufak bir mutluluk beşiğinde
belki bir boşluk belki de
bir dudak öpeceksin
mutluluk doldurup taşıracak seni
beni bıçakların arasından çekecek o mutluluk
çekip gitmeye haber vermiyorsun
ben en ufak bir ateşine bakarım
sen mutluluğun kokusunu çekerken
ben ciğerlerime dolan soğuk havayı
öylesine soluyup bırakacağım
hangi adam şiir yazar sana
kim bir kadından fazlasını görür sende
bir baban sever seni böyle
bir de onun azı ben
bana böyle anlatmadılar
ne kitaplar ne şaraplar ne filmler ne öğretmenler
sevgiyi
aşkı
mutluluğu
anlattılar da
onları kaybetmeyi anlatmadılar
sevgi durup bir hayatın sokağında
umarsız bir an da kaybetmek demekmiş meğer
tuzlu bir su içip
ciğerlerinin yanışını izlemekmiş meğer
seni uzaktan ve
gizlenerek izlemekte buymuş meğer
seni uzaktan ve gizlenerek izlemek
mutlulukmuş meğer
sen iyi bir insan olacaksın
bir evin
bir aile
ne bileyim işte
bir adama ait olacaksın
bir yer bir mekan olacaksın
vergi levhan
işin
maaşın
araban ve saygınlığın olacak
benden gelmeyen
bir kumral çocuk
anne diyecek sana
ben olmayan birisi
eş diye haykıracak gözlerine
ben ise izleyeceğim bunları
ben iyi bir insan değildim zaten
bir işim olamadı
okulumu bitiremedim
seni anlayamadım
konu ben değilim
konu
anlam
madde
mana
gökyüzü
mavi
şarap
sokak
ışık
şarkı
şiir
hepsi sen
bunların hepsi
eşittir
hayat
hayat
eşittir
sen
ölüm
eşittir
gözyaşın
benim vatanım sensin
bir mutluluğun ucundan tuttuğunu
bir cinayet mahalini değil de
bir sevgiyi mali meskun tuttuğunu bileyim
tek bir nefes almam
bilsem ki
bir adam seni benden çok seviyor
bileklerimi keserim
üstelik haberin dahi olmaz
canını yakacağımı bilsem
bir dakika gelmem zihnine
yok ederim kendimi
soyutlarım bu dünyadan
ben artık iflah olmam
bu dünya toparlamaz beni
ne çay ne de şiir adam etmez beni
benim sakallarım uzun artık
ucuna hayal takılır
ben parkamı çekip göğüs kafesime
gezindiğini bildiğim sokakları arşınlarım
okuduğun kitapta ki
en az role sahip karakter olurum
ben bir dünya olurum da
sen içinde bir orman olursun
ne bir tırtıl kelebek olur
ne bir fidan ağaç
ben içinde gezen bir meltem
vururum
gecenin yorgun vakitlerinde
sonra bakarsın
bir ihtilal olur
namlusu soğuk
bir kelime doğrulur
senin adının geçtiği yerlere
senin adının geçtiği yerler
en özgür yerler.
Tümünü Göster