0
Gençler belki yeri bu site değildir. Ancak anlatacak bir yer bulamadım ve yolum buraya düştü. Eğer yanlış yerse affola.
Şöyle düşün. Sınıfından çok tanıdığın bir arkadaşın vefat ediyor. Habersiz bir ölüm. Tatile Bartın'a gidiyor ve acı haber geliyor. Karadeniz yutmuş arkadaşını. Sonra geri kıyıya tükürmüş. Üstüne üstlük çocuğun öldüğü günden önce ki gün doğum günü. (10 eylül vefat günü 9 eylül doğum günü)
Evine gidiyorsun. Ailesi cenazeyi almak için Bartın'a gitmiş. Evde feryat figan. Komşuların moralleri sıfır. Hele ki benim en iyi dostum Şükrü. Hem onunla sınıf arkadaşı hem komşu. Double üzüntü. Akşam geç saatlere kadar orada durdum. Sonra gitmem gerektiğini artık bir şey yapamayacağımızı söylediler. Ertesi gün erkenden gittim oraya. Yemek dağıtıldı. Talha'nın 12-13 yaşında ki kız kardeşi herşeyden habersiz evin önünde oturuyor. Gece 4'te gelmiş cenaze morga konmuş. Zaman geçti ikindi vakti yaklaştı.
Herkes araçlara bindi Mezarlığa doğru yola çıktı. Bizden önce cenaze gelmiş oranın morguna konmuş. Herkesin başı yerde. Kadınlar tarafından ağıt sesleri geliyor. Erkekler suspus oturuyor. Sonra babasını gasil haneye alıyorlar. Talha Yıkanacak. Yıkanıyor. Diyorlar ki son defa görmek isteyenler girebilir. Son defa görmek için gasil haneye giriyorsun. Karşında ki masada yatıyor. Yüzü sana dönük hafiften dişlerini görüyorsun ve gözleri yarım açık. Sadece gözünün beyazı görünüyor. Yüzü ise bembeyaz. Boş bir ifade var. Sanki bir daha hiç konuşmayacakmış gibi. Göğsünün ortasında boydan boya zımbalar var. Şu anda bile gözümün önünde o görüntü...
Neyse çıktım dışarı duramadım tekrar girdim. Bu sefer sabunlanırken denk geldim. Hiçbirşey diyemeden dışarı çıktım. insanın aklına konuşmak gelmiyor. Konuşsa dünyalar yıkılacak çünkü. Gittim tenha bir köşe buldum. Köşede sessizce ağladım. hafiften acım azalmıştı. Artık tabuta girme vaktiydi. içeride babası ve birkaç akraba kefenlenmesine yardım ediyorlar. Annesi dışarıda ağıt yakıyor. Etrafımdakiler ağlaşıyorlar. Ben ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Birden babası içeriden bağırarak çıkıyor. "GÖZLERi AÇIK GiTTi"... işte o an kendimi bıraktım. Gözlerini kapatamamışlar. Daha 19 yaşında. Üniversiteyi yeni kazandı. Hayalleri vardı. Okuyup mühendis olacaktı. Ama olmadı yapamadı. Belki de o yüzden gözleri açık gitti. Arkadaşıma sarıldım "YÜRÜ GiDELiM ŞÜKRÜ" diye bağırdım ve ağlayarak oradan uzaklaştım. Gittim bahçenin kenarına oturdum telleri tekmeledim yumrukladım. ilk defa bir yere bu kadar sert vurmama rağmen canım yanmamıştı. Tabut dışarı çıktı. Arkadaşlar gitsek mi diye konuşuyorlar. Şükrü'nün dizine vurdum. "Gidelim. Daha son görevimizi yapmadık." dedim. Tabutu aldık omzumuza. Musalla taşına koyduk. ikindi vaktini beklemeye başladık. ikindi vakti geldi kıldık namazı. Hemen tabutun önünde sıraya geçtik. Kendime söz vermiştim 2.sırada olacağım diye yetişemedim. 3.sıradaydım.