-
26.
+10 -1Tevbe Suresinden başlıyorum:Tümünü Göster
Tevbe Suresinde bahsedilen kişiler zaten Müslümanlar ile savaşan, fitne çıkaran kişiler ile ilgilidir. Bu ayet de savaş ortdıbına yönelik bir emirdir. Hristiyan Gassaniler Müslümanlara saldırı için plan yapmış, askerler hazırlamışlardır. Tebuk seferi de bu ayetin inmesinden sonra bu durumda gerçekleşmiştir. Cizye de bu kişilerden alınan bir vergi niteliğindedir ve bu vergi ile onarın güvenleri sağlanmış oluyordu.
Bakara'yı da okusaydın bunların müşriklerden yani onlara işkence eden, onları şehirlerinden çıkaran, antlaşmayı bozan, katliam yapan Mekkeli Müşriklerden bahsedildiğini anlardınız. 193. sureyi örnek vermişsin ama diğer ayetlere bakmamışsın neden? Oysa çözülüyordu sorun?
Ve sizinle savaşanlarla (sizi öldürenlerle), Allah’ın yolunda savaşın (siz de öldürün) ve aşırı gitmeyin. Muhakkak ki Allah, aşırı gidenleri (haddi aşanları) sevmez.
Ali imrandaki Ayete bakarsak zaten cihad et diyen yok, cihat edenleri sınadığını söylüyor çünkü cihat etmeden önce geride bıraktıkları çocukları eşleri malları onları oraya bağlıyor, cihat etmekten üşeniyorlardı.
Maide Suresine de Bakalım burada da Allah yolunda cihat edin diyor ama cihadı boş yere çıkarmayı söyleyen bir ibare de yok. Sen Askerlere vatanınız için savaşın dersen illa boşuna her önüne gelene savaşın da demezsin.
Ankebut suresinde de aynı durum var, Allah yolunda cihat edenlere mükafat verileceğini söylüyor.
Cariye hususuna geldik:
Ben senden açıkça köle almayı emreden bir hüküm istedim sen dahili konumdaki cariyeler ile ilgili hükümleri göstermişsin hiçbir şey ispat edememişsin.
Mearic Suresinde de bunu göstermeye çalışmışsın ama söylediğim gibi bunlar dahili konumdaki cariyeler...
Ahzab (55) Burada da Peygamber Hanımlarının kime karşı temasta bulunmalarının helal olduklarını söylüyor.
Ahzab (50) Bu ayette de hala dahili makamda olanlar ile ilgili bilgi veriliyor ve bunlar ile ilgili hükümlerin getirildiği belirtiliyor.
Bakara (221) Burada da hala dahiliyetten bahsediyor.
Bakara (178) Aynısı
işte nisa 92 de köleliği kaldırmaya teşviktir. Köle azad etmek pek çok kez teşvik edilmiştir.
Maide 89 da bu teşviklerdendir.
Nur 32 de köleleri evlendirme ile ilgilidir bu köleler de dahili konumundadır.
islam savaştan köle edinmeyi emretmez hatta muhafazid suresi 4. ayete bakarsan savaştaki esirleri ya karşılıkız ya da fidye karşılığı serbest bırakmaları gerekir bu durumda köle sayısı artmaz. Kur'an'daki teşvikler ile de köle sayısı durduğu gibi azalır. Dahili konumdaki köleler için de hükümler verilmiştir.
Şimdi gelelim Talak suresine. Burada Türkçe Arapçadan kaynaklanan bir durum var. Türkçede Kadınlarınızdan dediği için büyük olanlardan bahsedilir ama çoğumuz bu kelimeyi çocuklar için de anlayacağından Arapçadaki bu kelimenin büyüklerden bahsettiğini bilmemiz gerek. Arapça'da küçük kızdan bahsedersen veled lafzını kullanman gerekir ama cümlede büyük kadınlar olan Nisa var. “Arapçada “lem = لم” edatı dili ve mişli geçmiş zamanın olumsuzu (cahd-i mutlak), “lemmâ = لما” edatı ise şimdiki bitmiş zamanın olumsuzunu (cahd-i müstağrak) ifade etmek için kullanılır. Dolayısıyla “henüz” anldıbını “lem” değil “lemmâ” edatı verir.
“lemmâ = لما” edatı başına geldiği muzari fiilin zamanını geçmişe, anldıbını olumsuza çevirir. Fiilin henüz olmadığı ama olmasının beklendiği anldıbını kazandırır.
Bize göre “lem yahıdne = لم يحضن ” ile kastedilen “mümteddetü’t-tuhr” (temizlik hali uzayıp giden) denilen ve hayzı bir kaç yıl uzayabilen kadınlardır. Ayet bu kadınların durumunu düzenlemektedir.
Ayrıntı için: https://www.youtube.com/watch?v=hLSBqi4e4oM
başlık yok! burası bom boş!